EĞİTİMDE BİR ÖNCÜ: SALİM SAVCI

Salim Savcı, henüz yüz yüze görüşüp tanışmadığım; ama yazılarını yıllardır ilgiyle izlediğim, emeğine saygı duyduğum, oldukça üretken bir eğitimci yazarımızdır. Onun yapıtları geniş bir düşünce ufkunun, sağlam bir dünya görüşünün, köklü bir kültürün ürünleridir. O 70 yaşında olmasına karşın, 20 yaşındaki bir gencin enerjisi ve sonsuz çalışma azmiyle üretmektedir yapıtlarını. Kırkın üzerinde basılı kitabı olması da bunun en açık en güzel kanıtıdır.

Salim Savcı, Çorum’un Osmancık İlçesinin şimdiki adı Çampınar olan Seciğen Köyü’ndendir. İlkokulu köyünde, ortaokulu Gönen’de okur. Ardından Balıkesir İlköğretmen Okulu’nu, ve Necatibey Eğitim Enstitüsünü bitirir. Yurdun çeşitli yörelerinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptıktan sonra 1973 yılında emekli olur.

1968 yılında eşinin adına kurduğu Gül Yayınevi’nin başına geçer. Sürekli üretmek, yazmak, yazdıklarını kitaplaştırarak okurlarına ulaştırmak, en büyük tutkusu ve yaşam tarzıdır O’nun için. Yazmayı, yayıncılığı ile atbaşı yürütür. Öykü, fıkra, masal ve deneme türündeki kitaplarının dışında eğitim öğretime ilişkin kaynak ve yardımcı ders kitapları da yazar. Ders kitapları öğretmen ve öğrencileri ilgilendirir belki ama; diğerleriyse her kesimden, her yaşta insana seslenecek yapıtlardır.

Türk Dil Kurumu üyesi de olan Salim Savcı, Çorum Haber gazetesinde “06’DAN” köşesinde denemeler de yazmaktadır. Çorum Haber okurları, onu bu köşesindeki yazılarından tanımaktadır. Bu yazıları, Çorum Haber dışında, “06’DAN-Salim Savcı” üst başlığıyla Osmancık’ta, Keşan’da, Yalova’da, Kütahya’da, Merzifon’da, Şebinkarahisar’da, Karaman’da, Karabük Yenice’de ve Denizli Ticaret Ekonomi’de yayımlayarak binlerce, on binlerce okura ulaştırmaktadır.

Ayrıca Salim Savcı’nın, 1977-1981 yılları arasında (5 yıl) süreyle “Çınarcık” adlı ilk turistik gazeteyi; 1984 yılından itibaren de her yıl bir sayı olarak Çorum’un ilk, ülkeninse ikinci köy gazetesi olan “Çampınar”ı yayımladığını biliyoruz.

Yeniden kitaplarına dönecek olursak: Sayısı 41’i bulan kitaplarından 21 tanesi ders; diğerleriyse öykü, fıkra, deneme ve masal türündedir. Yapıtları salt bu kadarla sınırlı kalmayacak elbet. Sırada basılacak 7 kitap taslağı olduğunu öğreniyoruz.

Eğitim ve kültürle yoğrulmuş, yılların deneyim ve birikimlerinden özenle damıtılıp kitaplaştırılmış olan bu yapıtları, her aydının, okuryazar olan herkesin okuması gerekir diye düşünüyorum.

Burada sözü, Salim Savcının geçen ay, 4 Eylül 1996 günü adıma imzalayıp göndermek inceliğinde bulunduğu kitaplarına getirmek istiyorum. Bunlar; “Nasrettin Hoca’dan Bir Tatlı Söz”, “Nasrettin Hoca’dan Bir Tatlı Gülüş” ve “Eğitimden İzlenimler” adlı yapıtlarıdır. İki ayrı kitapta topladığı Nasrettin Hoca Fıkralarının kısa olanlarına “Bir Tatlı Gülüş”, uzun olanlarına ise. “Bir Tatlı Söz” adını vermiş.

Salim Savcı, bu 80 sayfalık “Nasrettin Hoca’dan Bir Tatlı Söz kitabına, kendine özgün anlatımıyla 32 fıkra almış. Kitabının önsözünde de şöyle demiş:

“Nerede Nasrettin Hoca’nın adı geçse, insanların gönlüne neşe dolar. Geleneğe uyulur yedi fıkra anlatılır. Gülümsenir, gülünür. Kimi zaman kahkaha atılır. Oh dünya varmış denir…”

Yine 80 sayfa tutan, “Nasrettin Hoca’dan Bir Tatlı Gülüş” kitabına ise 51 fıkra alarak kitabın önsözünde şöyle demiş okurlarına.

söylemiş, çevresi dinlemiş. Kimi gülmüş, kimi düşünmüş. Kişi duyduğunu ona buna anlatmış. Nasrettin Hoca’dan fıkralar oluşmuş. Yıllar geçmiş, kişiler yaşlanmış, gitmiş. Fıkralar dipdiri kalmış. Her eve girmiş, yaşayıp gidiyor…”

108 sayfadan oluşan “Eğitimden İzlenimler” yapıtı ise; eğitim, öğretmenlik, öğrenciler, bilimsel düşünme, eğitim uygulamalarıyla, saygı-görgü, yaşlılık ve çeşitleme olmak üzere sekiz bölümden oluşmaktadır. 68 başlık altında 68 konuyu işleyen Salim Savcı, bu yapıtını köşe yazılarından seçtikleriyle oluşturmuş. Ne iyi yapmış da kitaplaştırmış, bu köşe yazılarını. Yoksa ömürleri bir günlük olan gazete köşelerinde yitip gidecekti bu yazılar. Oysa, bir kitap toplamı içinde yapıtlar ölümsüzleşip, kuşaktan kuşağa aktarılabiliyor.

Bu kitabından da “Yıllar Sonra” başlıklı 68. yazısını alıyoruz.

“İnsanoğlu; durmadan yeni şeyler görür. Yeni şeyler işitir. Bunlar o an bellekte kalmaz. Yıllar onu billurlaştırır.

İşte bugünkü yazım da bu türden.

-Kimseyle yarışmaya kalkma, kendinle yarış. Kendini aşmaya bak.

-Kendini büyük görmeye başladığın gün, küçülmeye başladığını aklından çıkarma.

-Sayardan sevgi bulursun. Seversen saygı içerisinde yaşarsın.

-Nereden geldiğini, nereye ulaşabileceğini biliyorsan, yaşıyorsun demektir.

-Yaptığın iyiliği dillendiriyorsan o iyiliği yapma daha iyi.

-Övünmeye başladığın zaman, çevrende öveni de bulamazsın.

Soyundan, çevresinden, dostlarından kopan insan, yanlış ata oynuyor demektir.”

Süsten, özentiden uzak oldukça arı bir dil kullanıyor Salim Savcı. Diyeceklerini sözü dolandırmadan kısa ve anlaşılır cümlelerle veriyor. Bundan da dilini çok sevdiğini anlıyoruz. Gönül ister ki, dili kullanmadaki özeni, duyarlılığı ve sevgiyi tüm yazarlarımız, bilim adamlarımız ve sanatçılarımız; en önemlisi de, TV kanallarında sık sık boy gösteren siyasilerimiz de göstersinler.

Birçok şeyin bozulduğu, yozlaştığı, değerlerin alt üst olduğu günümüzde, ülkemizi eğitim, bilim ve sanat yoluyla güzelleştirip, yaşanır kılacak nice Salim Savcılara gereksinimimiz var. Onlar üretimleriyle, yapıtlarıyla geniş halk yığınlarına ulaşarak, yaşamı güzelleştirip, çirkinlikleri yok etme mücadelesi vermektedirler. Salim Savcılar çoğalmalı diyorum. Yoksa nasıl önüne geçilir yozlaşmaların, bozulmaların ve de çirkinliklerin.

Salim Savcı’yı tüm yapıtları için içtenlikle kutluyor; sağlık, esenlik ve başarı dileklerimizle kalemi hiç kırılmasın diyoruz.

Nice sanatsal güzelliklerde ve kitaplı günlerde buluşmak dileğiyle...

Eylül 1996

(SÜRECEK)