Yunan askerinin Birinci Dünya Savaşı sonrasında İzmir’den Anadolu’ya çıktıklarında, Kurtuluş Savaşı süresince ve bozguna uğrayıp İzmir’e doğru kaçarlarken işledikleri büyük insanlık suçunu, yani; kadın, kız, çocuk, yaşlı demeden yaptıkları kıyımı ve vahşeti anlatır.

Tarafsız Batılı heyetlerin gözleriyle gördükleri, hatta birçoklarını fotoğrafladıkları bu binlerce kıyım, vahşet vedehşet sahnelerinden sadece birini alıyorum buraya.

19 Ekim 1921 tarihli rapordan alıntılanmıştır.

“Yeniköy’de gördüğümüz manzara çok dehşet vericiydi. Çiğnememek için cesetlerin arasından güçlükle geçiyorduk. Birçok başların gözleri oyulmuş, birçok cesetlerin kolları, bacakları hatta edep yerleri oyulmuş, birkaçının da edep yerlerine barut konularak parçalattırılmıştı. 70 yaşındaki bir kadın cesedinin üzerine erkek uzuvları atılmıştı. 13 yaşındaki bir kızın memeleri delinmiş ve deliklerine demirlerle tahta parçaları sokulmuştu”

Kitabın sonsözünde de şöyle der Recep Rahmi:

“Tarihler bu kadar acıklı olayları az yazmış, belki de bu kadar iğrenç vahşilikleri yazmamışlardır. Bu kitabın içinde yazılmış olan alçaklıklar sadece biz Müslüman Türklerin değil, en ilkel bir dinsizin bile vicdanını sızlatır, tüylerini ürpertir.

(...)

Güzel yurdumuzu yakıp yıkanlara ve suçsuz yurttaşlarımızı kesip biçenlere, gözlerini oymak, bedenlerini parça parça etmek suretiyle öldürenlere, ana ve bacılarımızın namusunu yağma ettikten sonra canavardan daha vahşi bir şekilde canlarını alanlara karşı, kin besleyip onların yaptıkları gibi yaparak intikam almayı düşünmeyelim. Çünkü biz hem Türk hem Müslüman’ız. Bizim kutsal dinimiz medeniyet ve merhamet dinidir. Bu itibarla biz sadece dostlarımıza değil, düşmanlarımıza karşı bile acıyıcı ve bağışlayıcı olmalıyız. Fakat bize saldırmak isteyenlerin burunlarını kırmak ve onları dize getirmek görevimizdir. Bu, ecdadımızın bizlere yadigar olarak bıraktığı, kahramanlık ve insanlık nitelikleridir”

(...)

15 Mayıs 1919 günü İzmir’i işgal eden ve karaya çıkar çıkmaz da Türk kadınlarına, kızlarına saldıran Türk askerlerinin sinelerine zehirli süngülerini daldıran (...) vahşi sürülerini, çıktıkları denize doldurmak için çalışanların değeri maddi değerlerle ölçülebilir mi?

Şair şöyle diyor:

Çobansız sürü gibi başkansız kaldı millet

Yerden gökten bir yardım bekler bunaldı millet

Yüce Tanrım diledi düşmanın zevalini

Gönderdi milletime Mustafa Kemal’ini

Evet, başta Mustafa Kemal olmak üzere, Türk Milleti genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla çocuğuyla çalıştılar. (...) Bu çalışma ve çarpışmanın sonucu, Allah’ın inayeti, baştakilerin dirayeti, ordunun cesareti ve milletin metaneti sayesinde bu cennet ülkemiz canavar sürülerinden temizlendi”

“DİN ve İNSAN”

Recep Rahmi Tankaya’nın 5. kitabı “Din ve İnsan” adını taşır. 1978 yılında Çorum İstikamet Basımevi’nde kitaplaştırdığı bu yapıtı, 56 sayfadan oluşur. Dini konuların işlendiği kitabın önsözünde şöyle der Recep Rahmi:

“Cenabı Hak tüm varlıklar arasında en şerefli bir varlık olarak insanı yaratmış ve dünyayı insanla donatmıştır. (...) İnsanı yükümlü kılarak, ‘yap-yapma’ diyerek bir takım emir ve yasaklar bildirmiştir. İnsan bu yasaklardan herhangi birini yaparsa, onun karşılığını ebedi yaşam yeri olan Ahiret’te görecektir.

(...)

Alemlere rehber ve rahmet olan sevgili Peygamberimizin mübarek sözlerinden ilham alarak, ahiret tarlasına iyi tohum ekmeyi düşündüm. Büyük din bilginlerimizden Konyalı Mehmet Vehbi, Bursalı Mustafa Fehmi, Elmalılı Ahmet Hamdi, Aksekili Ahmet Hamdi, İzmirli İsmail Hakkı, Manastırlı İsmail Hakkı, Erzurumlu İbrahim Hakkı ve Ömer Nasuhi Bilmen, Balıkesirli Hasan Basri Çantay merhumların çok değerli eserlerinden gücümün yettiği kadar alabildiğim notları bir araya toplamaya çalıştım” (...)

Din, insanla beraber doğmuş, insanla beraber yaşamış ve dünyanın sonuna kadar yaşayacağından bu naçiz eserimin adını “Din ve İslam” koymayı uygun buldum.”

Recep Rahmi Tankaya’nın söz konusu ettiği kişilerin yapıtlarından oluşturduğu “Din ve İnsan” kitabındaki konuları 1. Ders, 2. Ders, 3. Ders vb başlıklar altında vermiş. Bunlar sırasıyla:

Allah’a İman, Allah’a İbadet, Besmele, Din ve İnsan, Peygamber Efendimiz, Kur’an-ı Kerim, Bilgi, Temizlik, Namaz, Zekat ve Sadaka, Oruç, Akraba ve Komşu Hakkı, Adalet, Emanet ve Ahd, Doğruluk, Çalışmak ve Ticeret, Sabır ve Tevbe, Güzel ve Fena Huylar, Hayır Kurumları, Hayvanlar ve Ağaçlar, Aile, Mübarek Gün ve Geceler, Güzel Sözler, Din Kardeşliği, Ahiret, Kaza ve Kader, Hayır-Şer ve Tevekkül, Hacca Gitmek, İslam Medeniyeti ve Bayram’dır.

“RAMAZAN HEDİYESİ”

Recep Rahmi Tankaya’nın 6. ve son yapıtı ise, “Ramazan Hediyesi”dir. Bu kitapçığı, 1980 yılında ölümünden bir yıl önce, 85 yaşındayken bastırır. O, yarın ölecekmiş gibi öte dünya, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışanlardandı. Bu dünya için derken, kendisi için değil de insanlık için çalışırdı O. Kendisini insanlara, onların mutluluğuna adamıştı. Bu çabasını da son günlerine değin sürdürür. 11 şiirinin yer aldığı bu kitapçığındaki şiirlerinin başlıkları şöyledir:

Ramazan, Besmele-i Şerif, İnsan, İslam, Muhammet Mustafa, Allah Allah Diyelim. Kur’an-ı Kerim, İnfak (Harcamak), Doğruluk, Hayvanat ve Ahlak’tır.

Buraya “İnsan” şiirini alıyoruz.

Yaratıklar içinde

En şerefli bir varlık

Olsa da Hint’te Çin’de

Değerlidir insanlık

İnsan için hürriyet

Fikir görüş hep başka

İnsan için her nimet

İnsandır düşen aşka

(...)

Rahmi diyor hoş kişi

Başkasını hoş görür

Düşünmezse hoş işi

Herkesi nahoş görür 1995

(SÜRECEK)