1956 yılında emekli olduktan sonra, Recep Rahmi’nin ilk işi, geziye çıkmak olur. 1916’da Bayburt’un düşman saldırısına uğraması sonucu, göçüp geldiği köyü Balahor’u tam kırk yıldır görememiştir. Memleketinin ve memleketinde bıraktığı akrabalarının özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. O nedenle ilk gezisini Balahor yönüne doğru yapar. Köyünü görür. Akrabalarını bulur. Sağ kalanlarla kırk yıl sonra da olsa sevgiyle kucaklaşıp, özlem giderir. Köyünün havasını solur, suyunu içer, aşını ekmeğini yer. Babasının, anasının kabrini ziyaret eder. Köyünün doğasını gezer. Huzur sevinç ve mutluluk içinde birkaç gün geçirir köyünde.

Balahor ziyaretini anlattığı 6 Haziran 1956 tarihli Balahor şiiri şöyledir: Dört dörtlüğünü alıyoruz.

Doğup büyümüştüm o zaman sende

Eba ve ecdadım yatar sinende

Nice hatıralar bıraktın bende

Unutamam seni bir an Balahor

.

Nasıl ayrılırsa bir ruh bedenden

Tam kırk sene evvel ayrıldım senden

Ancak nasip oldu işte geldim ben

İnan kalbimdesin her an Balahor

.

Gezdim her yerini hep adım adım

Eba ve acdadın kabrine vardım

Sila-i rahmidi asıl muradım

Yoktur sevincime payan Balahor

.

Şükrolsun Tanrı’ya kıldı inayet

Hısım akrabayı kıldım ziyaret

Cümlesinden memnun oldum begayet

Fakat Rahmi sana mihman Balahor.

“DİN VE AHLAK ŞİİRLERİ”

Recep Rahmi, çağdaş düşünceli, ileri görüşlü, aydın, demokrat bir insandı. Her tür düşünceye saygılı bir kişi olmasının ötesinde dinine bağlı, hoşgörülü sevecen bir eğitimci şairdi. Yeniliklere açıktı. Dinsel konularda da kendisini gerçek bir din adamı kadar yetiştiren Recep Rahmi, Hazreti Muhammet’in: °∞Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış!°± sözünü yaşam felsefesi olarak benimsemişti. Dinsel konulardaki birikimlerini camilerde cuma günleri ve ramazan ayındaki konuşmalarıyla halka aktarır, onları aydınlatırdı. Bu aydınlatma görevi salt konuşmalarıyla sınırlı kalmazdı elbet. Bir bölümünü de şiir diliyle anlatırdı.

Bu nedenle, “Dini ve Ahlaki Şiirler” adını verdiği ikinci kitabı da dinsel ve ahlaksal şiirlerden oluşur. Çorum Yeniadım Basımevi’nde yayınlanıp okur önüne çıkan 56 sayfalık bu kitabında 40 şiiri vardır.

Bunlar: Din ve Ahlak, Tevazu, Hamdü Sena, Allah’a İman, Allah’a Güven, Muhammet Mustafa, Dört Halife, Ezan, Namaz, Ramazan, Münafık, Hüner, Oyun, İçki, Sigara, Anne, Kadın, Ey Sofi, Çukurova, Durma Koş, Hemen İmdada, Kızılay, Kara haber, Doğuya Yardım, Düşeni Kaldır, Ağaçları Sevelim, Hayat, Ölüm ve Oğluma Armağan, başlıklarını taşır.

Şiirlerinin başlıklarından da anlaşılacağı üzere O, Allah’ı, Peygamberi sevmeyi, güzel ve iyi ahlaklı olmayı, doğruluğu, dürüstlüğü, yardımlaşmayı, çalışmayı, kötü alışkanlıklardan uzak durmayı, toplumsal felaketlerde dayanışmayı, yoksullara, düşkünlere yardım etmeyi, insanlara yararlı olmayı, dini yükümlülükleri yerine getirmeyi, ana babaya saygıyı ve ölümü düşünerek yaşama yön vermeyi öğütler. Şiirleri yalın, süsten, özentiden uzak, ölçülü ve uyaklı düzendedir.

Recep Rahmi; yurt genelinde zaman zaman yaşanan deprem, sel baskını ve yangın gibi doğal ve toplumsal felaketlerde, sanatçı ve aydın duyarlılığını herkesten daha çok gösterir. Şiirlerinde bu konuları birçok kereler işleyerek basın yoluyla da okuyucuya ulaştırır. Toplumsal dayanışmayı insansal ve dinsel bağlamda ayakta tutar. Hem sofuluk taslayan, yani, dinin buyruk ve yasaklarına uyuyor görünüp de doğal felakete uğrayanların acılarına, duyarsız kalanlara “Ey Sofi” şiiriyle şöyle tepki gösterir.

Ey sofi! Sofiliğin nerede bilmem senin

Hakka layık değildir o riyakar düzenin

Gösteriş için namaz kurtaramaz kimseyi

İmdadına koşmalı bir felaketzedenin

.

Çıkar hocam kürsüye der ki “Buyurdu Allah

Müslümanlar kardeştir buna olmalı agah

Düşkünlere yardım et” diye emirler verir

Fakat bunlar hep laftan ibaret kaldı eyvah

.

Zelzeleye uğramış bak binlerce yurttaşın

Tut Peygamber sözünü gafletten kaldır başın

Uzat varlık elini sende bir yarayı sar

Hak rızasın bulayım dersen sil bir gözyaşın

.

Rahmi der ki Ey sofi iyi düşün din nedir

Hangi dertliye sordun kardeşim derdin nedir

İslam dini basmıştır münafık damgasını

Riyakarın alnına bu söze hükmün nedir

(SÜRECEK)