Çorum Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Şevket Erzen ve eşlerimizle, Gazeteciler Konfederasyonu’nun Başkanlar Kurulu toplantısı nedeniyle hafta sonunu Gaziantep’te geçirdik. Üç günlük Gaziantep ziyareti, yaklaşık 15 yıl aradan sonra gördüğüm bu büyük kenti bir kez daha değerlendirme ve Çorum’la kıyaslama fırsatı verdi.

“Anadolu Kaplanı” unvanını aldığı, “KOBİ Başkenti” ilan edildiği ve “Kalkınmada Çorum Modeli” diye değerlendirmelere konu olduğu dönemde Çorum, “Anadolu’nun sanayileşen kentleri” sıralamasında, Gaziantep, Kayseri, Denizli üçlüsünün hemen arkasındaki grupta yer alıyordu.

Bugün, 500 bini Suriyeli olmak üzere 2.5 milyonluk bir nüfusa ulaşan Gaziantep, aynı grupta olduğu kentleri de çok geride bırakarak Türkiye’nin büyükleri arasına adını yazdırdı. Gaziantep Basın Cemiyeti Başkanı Arif Kurt, Gaziantep’in bu yıl itibariyle ihracatının 7 milyar dolara ulaştığını bildirdi. Zaten kayıtlarda da, 2016 ihracatı 6.5 milyar dolara yakın.

Peki, ihracat bakımından Çorum nerelerde? Bir ara 300 milyon dolara kadar çıkmıştı, son bir yılın rakamı 150 milyon dolar civarlarında. Demek ki Çorum ilerlemek yerine geriliyor. Çorum, sanayileşmesini, ekonomik büyümesini normal tempoda sürdürebilseydi; yine Gaziantep ve diğer sanayileşen kentlerin hemen arkasındaki grupta yerini koruyabilseydi, yıllık ihracatının 1 milyar dolara yaklaşmış olması gerekirdi.

“Çorum bir zamanlar Anadolu Kaplanı’ydı” diye okurlarımızı bıktırırcasına yazıp dururken, siyasete çekilmesin diye, ekonomik duraksamanın 1990’larda başladığını da ısrarla belirtiyorum. Hiçbir kasıt taşımadan, gönderme yapmaya kalkışmadan, sadece doğruları yazmaya özen gösteriyorum. Kim ne derse desin, kim ne anlam çıkarmaya çalışırsa çalışsın, memleketime ve hemşehrilerime karşı sorumluluğumu yerine getirme çabamı tabii ki sürdüreceğim.

İstiyorum ki, memleketim Çorum da, ekonomik büyüklük bakımından bir Gaziantep olamasa da, hiç değilse Gaziantep’in beşte biri, onda biri olabilsin…Sadece kendi kırsalından göç alıp belirli bir tempoda nüfus artışı sağlayan bir kent olmakla yetinmesin…Girişimci ruhuyla, enerjisiyle yeniden kabuğunu yırtsın, yeniden “kaplan” olsun.

İstemeyeyim mi?