İzmir’in tüm kıyı şeridi, inanılmaz güzellikler sunar insanlara.

Çeşme yarımadasının her koyu ayrı bir cennettir. Seferihisar’dan Selçuk’a kadar güney kıyıları ayrı güzeldir, Foça, Aliağa, Dikili’yi kapsayan kuzey kıyıları ayrı güzel.

Kent olarak İzmir’in kendi güzelliğini tarif bile gerekmez.

Şimdilerde gözde olan Karaburun-Mordoğan dışında tüm bu kıyıları gezip görme olanağımız oldu yıllar içinde.

Aydın’a bağlı, ama İzmirlilerin “Ada”sı Kuşadası’ndan sonra ilk göz ağrımız Çeşme’ydi.

Çeşme ve Alaçatı, son yıllarda sosyete akınına uğrayarak Bodrum’u bile gölgede bırakan bir şöhrete ulaştı.

Ama, İzmir kıyılarında bizi en fazla etkileyen yerlerin başında Foça geliyordu. Özellikle de ilçe merkezini oluşturan Eski Foça…

Foça’nın, iddiasız, kendi halinde bir sahil kasabası görüntüsü içine sarmaladığı, ama gerçekte büyük bir dinamizmi ve yaşama tutkusunu bünyesinde barındıran duru güzelliği, doğallığı, bir anda büyülüyor insanı.

Sahil boyundaki kafe ve restoranlar, denizle iç içe…Bir balıkçı kasabasının tarihi mekânları gibi…Ama son derece modern, çağdaş, bugünü yaşayan ve yaşatan işletmeler.

Büyük koyda sahil yolunun bir yanı evler, diğer yanı deniz…Hemen oracıkta denize girilebiliyor. Birkaç yüz metrelik yürüme mesafesindeki küçük bir tepeyi aştığınızda ise yine tertemiz deniziyle çok güzel bir koy daha çıkıyor karşınıza.

Foça, eskiyle yeniyi harmanlayan romantik bir sahil kenti özetle.

Örneğin, kent meydanındaki yüz yıllık taş fırının ürettiği ekmek, pide, simit, poğaça vb. çeşitlerini, iddia edebiliriz hiçbir yerde bulamazsınız kolay kolay.

Foça’nın bu özelliklerini ve güzelliklerini eskiden beri biliyoruz, ama Süleyman Kahraman dostumuz nasıl seçti peki Foça’yı?

Asiye-Süleyman Kahraman dostlarımızın küçük oğulları Gökşen, Manisa’da banka ikinci müdürü. Manisa-Menemen-Foça yolu da yaklaşık 75 kilometre. Kızının ve gelininin hafta sonları gelip kendileriyle birlikte kalabileceğini hesap ettiği için, Süleyman, Foça’dan ev kiralamayı tercih etmiş.

Deniz manzaralı, dubleks, güzel bir ev.

İki adım ötesi plaj…

Dört günümüzü paylaştık değerli dostlarımızla Foça’da.

Hatice Hamoğlu kardeşimiz de günübirlik uğradı, oğlu Onur ve gelini Yeşim’le.

Koyu Fenerbahçeli Süleyman, Foça’da üç ay kalır da kendisi gibi -hadi fanatik demeyelim- koyu Fenerbahçelileri bulmaz mı? İşte Kale Cafe’nin işletmecisi Ömer Atan…Tabii her akşam orada Süleyman.

Biz de, Beşiktaşlı olarak takılmakla birlikte tanır tanımaz sevdiğimiz Ömer ve sevgili eşi Sinem’le, Süleyman’a sürpriz bir yaş günü kutlaması düzenliyoruz.

Gerçekten yaşanır, güzel bir yer Foça.

Ama bizim tatilimiz sınırlı ve oradan Güre’ye geçmek zorundayız.

M.Ali Doğan dostumuz uzun süredir davet ediyordu. Haydar Ali Öztaş Ağabeyimiz de, Çanakkale’den Çeşme’ye geçerken birkaç gün kalmış, çok beğenmişti. Bizim de o bölgeye gitmişken birkaç günlüğüne Hattuşa Termal’e konuk olmamız kaçınılmaz hale gelmişti.

Ortaklığımız ya da üyeliğimiz yoktu, ama projenin başından beri içinde yeralmıştık. Çorumluların böylesine büyük bir turistik tesisi gerçekleştirmelerini çok arzu ediyorduk.

Gözlemimizi tek bir kelimeyle ifade edelim: Başarılmış.

M. Ali Doğan kardeşimiz işi başarmış. 60 milyon euroluk yatırımın 15 milyonluk bölümünü gerçekleştirmiş, kalan 5 yıldızlı otelin ve residance dairelerin inşaatına başlamış. Devre tatil apart daireler mükemmel, işletme son derece iyi.

Şifalı sıcak suyu, yürüme mesafesindeki temiz denizi, hemen arkasındaki oksijen deposu Kazdağları ile gerçekten cazip bir yer.

Hattuşa Termal işletmeye açılınca, Güre’de arsa fiyatlarının ikiye katlandığı anlatılıyor. Zira, Güre’ye çektikleri yalnızca tesiste kalanlarla sınırlı değil. Tanıtım kuruluşları her gün yüzlerce insanı getiriyor tesisi gezdirmek üzere Güre’ye.

Edremit’le Burhaniye arasındaki Körfez Havaalanı’nın pistinin büyütülmesi ve büyük uçaklarla seferlerin başlaması, bölgenin cazibesini bir kat artırmış. Akçay ile Altınoluk arasındaki Güre ise, Hattuşa’nın ana yol güzergahlarındaki sayısız reklâm panoları ile sanki bir adım öne çıkıyor.

Hattuşa Termal’de de Hatice Hamoğlu kardeşimizle iki gün birlikte olduk. Oğlumuz Onur da Ankara’dan geldi, 4 günü orada geçirdik.

Hattuşa A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M.Ali Doğan ile İşletme Müdürü Tansel Demirbaş’a buradan bir kez daha tebrik ve teşekkürlerimizi iletmeliyiz.

Güre’de gördüklerimizden, daha doğrusu bir dostumuzun, hemşehrimizin “başarmış” olmasından duyduğumuz gururu tekrarlamalıyız. (SÜRECEK)