Genelde çoğumuzun bildiği bir Bektaşi, bir de Ezop fıkrası ile tatil günü biraz gülümseyelim istedim.

HİÇ
Bektaşi birgün işi gereği, kaymakam beyi görmek istemiş. Kaymakamın odacısı bir türlü içeriye bırakmıyor.
Bakmış olacak gibi değil.
Bektaşi demiş ki:
- “Biz kaymakam beyle akraba oluruz!”
Bunu duyan kaymakam;
-“Bırakın gelsin” demiş.
Bektaşi’yi kaymakamın odasına almışlar, kaymakam biraz öfkeli sormuş;
- “Nereden akraba oluyoruz?.”
Bektaşi demiş ki:
- Siz şu an kaymakamsınız değil mi?
- Evet
- Sonra ne olacaksınız?
- Vali!..
- Daha sonra
- Hiiiiç..
Bektaşi;
- “İyi de, ben şimdiden bir hiçim!..”

EŞEK HİKAYESİ
Antik Yunan dönemine ait, Ege Bölgemizde yaşayan Masalcı Ezop’dan bir hikaye;
Hikaye işte;
İnek, beygir ve eşek etrafa dağılarak, insanların ne yaptıklarını öğrenmek, sonrada üç yıl sonra aynı yerde buluşup, neler gördüğünü birbirine anlatmak üzere sözleşirler. Herbiri farklı yönlere dağılırlar.
Aradan geçen üç uzun yıldan sonra, buluşma yerine ilk inek ve beygir gelir...İkisi de bitkin, çökmüş, belleri bükülmüş, dişleri dökülmüş durumdadır.
Beygir şaşkınlıkla sorar; Nedir bu halin inek kardeş?..
İnek iç çekerek üzgün bir halde anlatır; “Hiç sorma beygir kardeş, ah bu insanlar, çok acımasız, durmadan beni birbirbirlerine sattılar. Her alan sütümü sonuna kadar sağdı. Yetmezmiş gibi yanıma bir eş daha bulup çifte koştular, aç susuz kaldığım oldu. Canımı zor kurtardım buraya geldim.”
Beygir acı acı içini çekerek. “Benimde başıma gelenleri hiç sorma, ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime biri indi, diğeri bindi. Sesimi çıkaramadım. Binmedikleri zamanda zincirle bağladılar. Belim bükülüp de onları taşıyamayınca, arkama bir araba bağladılar. Bu defa onları birlikte taşımaya başladım. Hızlı gitmem için sürekli kamçıladılar. Canımı güçlükle kurtardım inek kardeş.”
İnek ve beygir sohbet ederken uzaktam eşek gözükür. Hoplaya, zıplaya, sağa sola tekme atarak, zevkten dört köşe geliyor. Üstelik bakımlılıktan biraz da kilo almış.
İnekle, beygir “Neden böyle neşeden dört köşesin, eşek kardeş? Nedir bu halin?” diye sorarlar.
Eşek “Sizden ayrıldıktan sonra uzak bir memlekete vardım. Baktım birisi yükseğe çıkmış bağırıyor. Ne kadar çok bağırırsa, insanlar onu daha fazla alkışlıyor. Eh allah vergisi, benim sesim de fena değildir. Ben de yüksekce bir yere çıktım. Başladım bağırmaya, bilirsiniz ben bağırınca yeri göğü inletirim. Sesimi duyanlar benim yanıma koştu. Duyan duymayana haber verdi. Etrafım insanla doldu. Onlar geldikçe de, ben daha çok bağırdım. Hak, hukuk, adalet, refah, mutluluktan filan bahsettim.”
-“Peki, sonra ne oldu?..”
-“Olacağı beni başkan seçtiler”
-“Yapma yahu!.. demek sen başkan oldun!..”
-“Evet başkan oldum, birşey yapmama gerek kalmadı. Bir yandan yedim, bir yandan bağırdım..”
-“İyi de hiç kimse senin eşek olduğunu, anlamadı mı yahu?...”
-“Valla milletin yarısı anladı anlamasına ama, bir türlü diğer yarısına anlatamadı...”