Çok çabuk unutuyoruz.

Neydik, ne olduk; nerden nerelere geldik; bizi bugünlere kim ya da kimler, nasıl taşıdı, anımsamıyoruz.

Gerçi anımsamak, biraz da işimize gelmiyor ya; neyse…

Geçmişten gelen saplantılarımız var çünkü.

Aldığımız “içi boş öğretim” de bunu gerektiriyor çünkü.

Neyin eğri, neyin doğru olduğunu ayırt edemiyoruz.

Birine bağlanmaya görelim; anında o kişinin uydusu haline geliyoruz.

Birini ya da bir inancı ya da bir konuyu ya da kulaktan dolma bir bilgiyi; bir kere “öyle sandık” mı; o kör olası sanımız, hiç değişmiyor.

Aklımızı, fikrimizi, dahası bedenimizi; o birine ya da o inanca ipotek ediyoruz.

* * *

Oysa günümüzü doğru bir biçimde anlamak, algılamak için zaman zaman düne dönmekte yarar var.

Gelişmiş ülkelere bakmakta yarar var.

“Onlar bu denli gelişmiş iken, ben niye gelişememişim” diye düşünmekte yarar var.

“Ben dünya lideriyim” diyen zatı, gelişmiş ülkelerin liderleriyle karşılaştırmakta yarar var.

Günümüzün liderlerini, dünümüzün liderleriyle kıyaslamakta yarar var.

… …

Kendimi bildim bileli yaparım ben, bu tür kıyaslamaları ve değerlendirmeleri.

Günümüz liderlerinin incir çekirdeğini doldurmayacak söylemlerini duyup, okudukça ve birbirleriyle olan yakışıksız ilişkilerine tanık oldukça; dünün liderleri, büyüdükçe büyür gözümde…

Günümüz liderlerinin(!) söylem ve tavırlarına tanık oldukça; Ecevit’in, Erbakan’ın, Türkeş’in ve Demirel’in liderliklerini, takdire şayan bulur; onlara, geçmişte çok büyük haksızlık yaptığımı(zı) düşünürüm…

Siz de belleklerinizi zorlayıp; o günleri şöyle bir gözlerinizin önüne getirin; hak vereceksiniz bana…

Dünün siyasetçileri arasında nezaket vardı.

Yapıcı ve uygarca ilişkiler vardı.

Beyefendice, hanımefendice tavırlar vardı.

Gıyaplarında, birbirlerinden söz ederken “sayın” sız konuşmazlardı.

Şöyle bir düşünüyorum da; dünün liderlerinden biri, bir diğer lider için, günümüz lideri gibi “terbiyesiz herif” dese; yer yerinden oynardı o günlerde herhalde…

… …

Günümüz iktidarıyla birlikte çok şey bozuldu…

Olgunluk, nezaket, kibarlık, saygı ve sevgi bu hasletlerin başında geliyor.

Nerede dünün liderleri, nerede günümüz liderleri…

* * *

Ekteki şu resme bakar mısınız?

Demirel bir mitingde, elinde “Ecevit” afişi olan bir çocuğu görüyor, yanına çağırıyor ve “ Bu afişle ne yapacaksın?” diye soruyor.

Çocuk da “Ecevit’e selam göndermek istiyorum” diyor.

Bunun üzerine Demirel, mikrofonu çocuğa veriyor ve o çocuk, çocukça duygularla bir Adalet Partisi Mitinginde, Ecevit’e selam gönderiyor.

Demirel’in sergilediği bu olgunluk, anında mitingde bulunanlara yansıyor ve herkes; Ecevit’e selam gönderen o çocuğu alkışlıyor.

Evet, alkışlıyor.

Bu olayın ardından da bu fotoğraf çekiliyor.

Olgunluğun, beyefendiliğin, hoşgörünün ve de adamlığım güzelliğine bakar mısınız?

Böyle bir olgunluğu, günümüz liderlerinde görebilir misiniz?

Göremezsiniz…

Dünün liderleriyle, günümüz liderleri arasındaki fark bu işte.