Zeynep, bu güzellik var mı soyunda?
Elvan elvan güller biter bağında.
Arife ününde bayram ayında

Zeynep'im Zeynep'im allı Zeynep'im
Beş köyün İçinde şanlı Zeynep'im

Zeynep'e yaptırdım altından tarak
Tara zülüflerin bir yana bırak
Zeynep'e gidemem yollar pek ırak

Zeynep'im Zeynep'im Allı Zeynep'im
Beş köyün içinde şanlı Zeynep'im

Söğüdün yaprağı narindir narin
İçerim yanıyor dışarım serin
Zeynep'i bu hafta ettiler gelin

Zeynep'im Zeynep'im allı Zeynep'im
Beş köyün içinde şanlı Zeynep'im

Kangal'dan aşağı Mamaş'ın köyü
Derindir kuyusu serindir suyu
Güzeller içinde Zeynep'in huyu

Zeynep'im Zeynep'im allı Zeynep'im
Beş köyün kçinde şanlı Zeynep'im
Sivas/Kangal-Aşık Süleyman (Muzaffer Sarısözen)



Mutlaka unutulmuştur: Kayıtlara geçen rakamlara göre yeni yılda ellibeş kadın öldürülmüş. Kaç tanesi sakat kalmış, kaç tanesi yoğun bakımda; kaç tanesinin ölüm nedeni farklı şekilde olmuş, onlar bilinmiyor. Rakamlarla insan ölümleri anlatılıyor.
Ölümün, öldürmenin kolay olduğu; yaşamanın, yaşatmanın zor olduğu dönemi yaşıyoruz. Kartopu oynayan insanlar öldürülüyor. Yan gözle bakan, tipi bozuk olan, hatta kaşının üstünde gözü olanlar öldürülüyor. Duyduğumuz, duymadığımız ölümlerden kaç tanesi önlenebilirdi; bu konuyu değerlendirmekte yarar var.
Bazı ölümler vardır, bir anda ülke gündemine oturur. Bir süre konuşulur. Sokaklarda eylemler yapılır. Yetkili, yetkisiz kişiler yaşanan acı karşısında tepkisini dile getirir. Yetkilileri göreve çağırır. Birileri kınar, birileri protesto eder. Büyük bir çoğunluk ise küfürler eder.
Bir süre sonra her şey unutulur. Başka ölümler olur.
Yaşanan acı olaylar karşısında herkes duymak istediğini duyar, doğru bildiğini konuşur. Her zaman her şeyin doğrusunu bilenler başkasını dinlemek istemez.
Çokbilmişler çıkar ortaya. Yetmiş altı milyon nüfusu olan bir ülkede elli altmış kadın ölmüş, bunun lafı mı olur der. Adam haklıdır.
Birileri çıkar, kızını dövmeyen dizini döver der.
Kazak olanlar, zamanında evinde üstünlüğü sağladığı için ölümler olmaz.
Birileri çıkar alın yazısı der. Dünyaya gelen her canlının günü geldiğinde öleceğini söyler. Kelime oyunları ile yapılan yanlışları doğru kabul eder.
Kimileri çıkar üç beş kişiyi meydanlarda sallandırmadan bu sorun çözülmez der. Suçluların hadım edilmesini, mahkemeye çıkarılmadan sokakta tepkisini dile getirenlerin insafına bırakılmasının doğru olduğunu söyler. Yaşanan olayları canlı olarak televizyonlarda izletmenin doğru olduğunu söyler.
İşin doğrusunu bilenler vardır. Her zaman öldüren erkekler suçlu değildir. Kadınlardan da suç işleyenler vardır. Onların sokak ortasında bütün insanlara ibret olması için bir şekilde cezalandırılmasını söyler.
Kimi çıkar biz adam olmayız, biz akıllanmayız der.
Susması gerekenler konuşur. Konuşması gereken hukukçular, toplum bilimciler, akademisyenler susar. Onların konuşmasını dinleyen olmaz.
Herkes kendi çapında, kendi anlayışında haklıdır. Bu kadar çok haklı insanın olduğu yerde haksız insanların da olması gerekir.
Haksız olan insanlar ise bir hiç uğruna ölen (öldürülen) insanlardır!