Ekonomi ile ilgili pembe pablo çizenler yok değil, ama bu tür değerlendirmelerin inandırıcılığı yok.

Günlük hayata biraz gerçekçi baktığınızda, ekonominin hiç de iç açıcı olmadığını görebiliyorsunuz.

Hayat pahalılığı ortada, dar gelirlilerin, sabit gelirli orta direğin geçim sıkıntısı ortada. Açlık sınırında sürünenleri saymıyoruz. Onbeş aydır iş yapamayan pandemi öncesinin orta halli esnafı, ticaret erbabı da büyük bunalım içinde. 1 Haziran’da yaşanacak borç ödemeleri kâbusu, korku dağlarına dönüştü.

*

ÇORUM HABER’in dünkü manşetlerinden biri, Bayat Ovası’ndaki olağanüstü kuraklıkla ilgiliydi. Hububat üreticileri, büyük bir felaketin eşiğindeler. Zira verim yüzde 20’lere kadar düşmüş, ekili arazinin yüzde 80’i kurumuş.

Çorum, Anadolu’da kuraklığın en ağır hissedildiği birkaç ilden biri.

TÜİK de zaten, tahıl ve sebze üretiminin azalacağı tahmininde bulunuyor.

Özetle çiftçinin durumu hiç ama hiç parlak değil.

*

Buraya birkaç gazete haberini alacak olursak, ekonomide nasıl sıkıntılı bir süreçten geçtiğimizi daha iyi anlayabiliriz.

Türk-İş’in çalışmasına göre, açlık sınırı 2.830 liraya çıkmış ve asgari ücreti kılpayı aşmış.

Dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması, bir yıl öncesine göre 392 lira, ailenin geçimi için yapılan toplam harcama ise, 1.277 lira artmış.

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, borcu borçla çevirmeye çalışan firmaların artık sürdürülemez bir noktaya yaklaştığını belirterek, kredi borçlarının firmaları hızla batağa doğru sürüklediği uyarısında bulunmuş.

*

İlginç bir analiz daha var.

Sözcü’de Erdoğan Süzer’in haberine göre, matrah artırımı affı, dürüst mükellefi cezalandırıp vergi kaçıranı ödüllendirici nitelikteymiş.

Hep öyle olmaz mı zaten!

Bizim mevzuat hazretleri, hiçbir zaman namuslu, dürüst insandan yana değildir. Mevzuatın boşluklarından yararlanmayı bilen, daha ötesi ve açıkçası sahtekâr, düzenbaz, üç kâğıtçı tipler daima kazançlı çıkar.

*

Şu aralar tüm partiler, yeni anayasa üzerinde fikir egzersizleri yapıyor.

Bize göre, yapılacak yeni anayasa tam demokratik olmalı, hukukun üstünlüğünü, insan haklarına saygıyı, eşitliği, adaleti esas almalı…Bunun yanı sıra bir de, dürüst-namuslu insanı koruyup gözetecek temel ilkeleri içermeli.

Böyle bir anayasa da, ancak, demokratik olgunlukla, barış içinde, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ortamında gerçekleştirilebilir.

Ekonomik bunalımdan çıkışın yolu da budur zaten.

Yapılabilir mi peki?

Herkes kendi görüşünü dayattığı sürece çok zor.

En başta da, demokrasinin tarifinde anlaşılması çok zor görünüyor.