Çorum’u, nüfusuyla, ekonomisiyle, sosyal donatılarıyla, kültürü, sporu, turizmiyle, diğer tüm unsurlarıyla “büyütmemiz” gerektiğini, bu takdirde tüm Çorumluların yaşam standartlarının da yükseleceğini sürekli vurgulamaya çalışıyoruz.
“Büyükşehir” statüsüne ulaşmanın avantajlarını saymamız bile gereksiz. Ama, nasıl ki, Avrupa Birliği standartlarına ulaşmak, bu birliğe üye olmaktan çok daha önemliyse, Çorum için de, gerçek manada “büyümek” her şeyden önemli.
Ne var ki, nüfus olarak 250 bin eşiğini aşmış Çorum, hemen her konuda gelişme gösterirken, bir alanda geri gidiyor; Çorum’da “eğlence hayatı” yok oluyor. Yakın zamana kadar çevre kentlerden insanlar Çorum’a eğlenmeye gelirken, şimdi Çorumlular eğlenmek için komşu kentlere, örneğin Amasya’ya ve Samsun’a gider oldular.
Otellerin restoranlarında ve -apartman sakinlerini rahatsız etme pahasına- kent içinde bazı mekânlarda canlı müzik yapılsa da, Samsun yolundaki büyük eğlence mekânlarının hepsi düğün salonuna dönüştü. Oysa, yakın zamana kadar bu güzergâhta canlı müzik yapılan üç büyük restoran, iki türkü bar ve iki disko vardı.
Yine, Çorum’un “Anadolu Kaplanı” olduğu dönemde bir “Tüccarlar Kulübü” gerçeği vardı. İnsanların stres atarken iş fikirlerini de masaya döktükleri bu mekânda, pek çok ortaklık ve sanayi yatırımı doğmuştu.
Eğlence yaşamı, kent olgusunun gerçekten “olmazsa olmaz” bir parçasıdır. Kentin kabuğuna, dost muhabbetlerinin bağlara çekilmesi, sosyal açıdan kayıptır. Eğlence yaşamının yok olması sonucunu doğuran “psikolojik baskı” da, “Yenikapı ruhu”na uygun olarak, demokratik bir olgunluk içinde, hoşgörüye dönüştürülmelidir.