Geçtiğimiz hafta Çorlu’da bir ortaöğretim okulumuzda yaşanan öğretmen, öğrenci ilişkisini gözler önüne seren bir olayın basına ve kamuoyuna yansıması sonucu, sosyal medya ve televizyonlar sürekli bu haberi veriyor.

Olayı sadece o öğretmen, o sınıf ve o okul açısından ele almayacağım. Olay aslında Türkiye’deki eğitimin nerelere geldiğinin basına yansıyan küçük bir örneğidir. Sadece bu olay açısından konuya yaklaşırsak, olayı bireyselleştirmiş oluruz. Oysa ülkenin tamamına yakını bu durumdadır. Olay yukarıdan aşağıya bir sistem sorunudur. Sorgulanması gereken eğitimin nasıl yozlaştırıldığıdır. Sistemdir.

Eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarcı olan Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi niteliksizliğe ve düzensizliğe sürükleyerek çocuklarımızın geleceği ile oynamıştır. AKP iktidarının cumhuriyetimizin 90 yıllık eğitim birikimini yok sayarak uygu-lamaya koyduğu 4+4+4 düzenlemesi, yalnız eğitim açısından değil, içerdiği amaçlar ve yaratılmak istenen insan modeli yönünden de tam bir yıkım yasası şeklindedir.

4+4+4 ile artan zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar gibi pek çok neden birçok velinin özel okullara yönelmesini beraberinde getirmiş, bu durum kaçınılmaz olarak devlet okullarındaki eğitimin zayıflamasına neden olmuştur. Teknik okullara seçilerek ve iyi derecede puanı olanlar alınırken. Şimdi açıkta kalan öğrencilerin tercihi olmuş. Eğitimde heyecan ortadan kalkmış. Daha iyiyi yaparım, bilimde, teknikte yarış yapma heyecanı gitmiş, yerine günü kurtarma anlayışı yerleşmiştir.

MEB’in 2014-2015 yılı istatistiklerine göre Türkiye genelinde imam hatip ortaokulu sayısı bir yılda 1361’den 1597’ye, imam hatip lisesi sayısı ise 854’ten 1017’ye çıktı. İmam hatip lisesi öğrenci sayısı 546 bin, imam hatip ortaokulu öğrenci sayısı ise 385 bin oldu. Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte imam hatipli sayısı yaklaşık 658 binden yaklaşık 932 bine yükseldi. Yine imam hatip ortaokullarında görev yapan öğretmen sayısı 11 bin 408’den 17 bin 325’e, derslik sayısı ise 7 bin 134’ten 10 bin 385’e çıkmıştır. Bu sayı şimdi daha da artmıştır. İmam hatip ortaokullarında 22 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Derslik ve öğretmen ihtiyacının hat safhaya ulaştığı ülkemizde imam hatiplerin öğretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekicidir.

Sadece bunlar mı?.Torba yasayla yandaş öğretmen modeli meşrulaştırılmış. Mülakatla alımlarda öğretmenin liyakattan çok yandaş olmasına önem verilmiş. Bu da yetmemiş çalınan sorularla hak edenler yerine, soru çalma başarısı gösterenler göreve getirilmiş. İdari kadrolar tamamen yandaşlardan oluşturulmuş. Eğitim yaz boz tahtasına dönmüş, son 15 yılda özellikle her gelen bakan bir öncekini beğenmemiş her şey sil baştan daha da gericileşerek. Daha da karanlığın yarışı yapılmış. Öğretim birliği yasası hiçe sayılmış.

“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesil yetiştirme idealine kelepçe vurulmuş, kayırmacılık hat safhaya çıkmış, öğretmenlerin ekonomik durumu yetersiz kalmış. Eğitim ticarileşmiş. Dogma ve hurafelerin belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin hazırlanmış. Tüm bunlardan sonra eğitim öğretimden kalite beklemenin olanağı yoktur. Öğretim birliği yasalarını eksiksiz uygulamadan, akıl, bilim ve çağdaş eğitim değerlerini temel almadan başarıyı ve kaliteyi yakalama olanağı yoktur.