Bundan üç yüz yıl önce Fransız filozof Descartes(1596-1650), “Düşünüyorum, o halde varım” diyor, üç yüz yıl sonra Fransa’nın garip adamı Sarkozy,“Düşünüyorsanız, o halde susun” diyor.

Monteskiyö , Volter, Didero ve Jan Jak Ruso gibi filozoflarla 1789 Fransız İhtilalini yaratarak bütün dünyaya eşitlik, özgürlük, adalet ve kardeşlik dersi veren Fransa’nın bugün böylesine bir insanlık ayıbına imza atması çok garip.

Fransa’nın bu düşünce ayıbına karşı milletçe dik durmamız gerekiyor. Kızmadan, kırmadan, Fransız’lara ve ülkemizde satılan Fransız mallarına karşı tavır koyalım.  Bundan böyle hiçbir Fransız malını almayalım, aldırmayalım.

10 Ocak Salı günü Kadıköy Evlendirme Dairesinde efsane keman sanatçılarından Fikret Karahan’ın çalıştırdığı Sevgi Musiki Topluluğunun konserine gittim.

Fikret Karahan’ın yönettiği ve Fatoş Koçaslan’ın sunduğu konserde Hicaz, Rast, Hüzzam, Nihavent ve Uşşak makamında korodan ve solistlerden dinlediğimiz şarkılar gönül tellerimizi titreterek, bizleri bir başka âleme götürdü. 

15 Ocak Pazar günü ÇESİAD’ın ( Çorum Eğitimci ve Sanayici İş Adamları Dayanışma Derneği) davetlisi olarak Ümraniye Belediyesi Halil İbrahim Sofrasında sabah kahvaltısı yaptık. Çesiad Başkanı Mehmet Yıldırım ve Ümraniye Kaymakamı Çorum’lu hemşehrimiz Mustafa Çek’in ev sahipliğinde yapılan kahvaltıya bursiyer öğrenciler ve çok sayıda Çorum’lu hemşehrimiz katıldı.

Dün de CKM’de (Caddebostan Kültür Merkezi) Sevgi Musiki Topluluğunun çalışmasına gittim. Fikret hocamız rahatsız olduğu için koroyu Tevhid Acar çalıştırdı.

Koroyla yaptığımız Hicaz faslından sonra solistler solo şarkılar okudu.

Sıra bana gelince, “arkadaşlar ben müsaadenizle sizlere şarkı yerine çok sevdiğim bir kaç rubai ve dörtlük okuyum” diyerek, kürsüye çıktım.

Kanuni Sait Durgun’un Saba taksimi eşliğinde aşağıdaki rubai ve dörtlükleri okudum.

Dünyayı güzellerle bezersin Tanrım! / Sonra da bakmayı men edersin Tanrım!

Yani ki, dolu bir kadehi verirsin elime, / Hem yan tut, hem dökme dersin Tanrım! (Ömer Hayyam)

Ezelden gelir, ebede giderim, / Bir garip yolcuyum, kime ne derim!

Zaman ötesine geçer dururum /Aklımı başımda zor zaptederim…

(Mehmet Özata)

Aşıkınam nasıl ayık kalayım? / Doldur aşk şarabını gönül testime,

Sen İran ol, ben de Şah’ın olayım,/ Varsın Sultan Selim gelsin üstüme..

(Cemal Sâfi)

Vardım ileriye, döndüm geriye, / Ben de şaştım sarındığım deriye,

Kendime rastladım varsam nereye, /Evvel, âhir, sonlu, sonsuz benimdir..

(Sefil Selimi)

Bilmem ki, kime yahut neye uyduk gittik, / Gâhi mey’e, gâhi ney’e uyduk gittik,

Erbab-ı zeka riyâyı mezhep bildi,/ Bizler dil-i divâneye uyduk gittik..

(Yahya Kemal Beyatlı)

Ağlayarak gelmişim, gülerek gitmeliyim, / Kâinatın, dünyanın sırrına ermeliyim,

Bir ömür yetmez bana, bin ömürdür dileğim,/Geldikçe gitmeliyim, gittikçe gelmeliyim...(Mehmet Özata)

Hep O’dur, var olan da, yok olan da, / O’dur kaynağı acının da, kıvancın da,

Yok görecek göz sende, yoksa görürdün,/ Baştan ayağa O var senin varlığında…(Mevlana)

Ömer Hayyam rubaiye can vermiş, yaşıyor,/ Hikmetli sözleriyle çağları aşmış, taşıyor, / Bir ömürde bin yıl yaşamış gibi Hayyam, / Hayata hikmet katıp, felsefeyle anlatıyor…(Mehmet Özata)

"Huda davet eder elhamdülillah, / Bu can dosta gider elhamdülillah,

Hakîkat şehrine çün rıhlet oldu, / Gönül durmaz iver elhamdülillah... (Mevlana)