Son yıllarda pek çok bilim adamı, gazeteci ve siyasetçinin ya doğruları söylediği ya da yazdığı için soruşturma geçirdiği, gözaltına alındığı, tutuklandığı hatta hükümler giydiğini hep birlikte izliyoruz. Bunların bir kısmının uluslararası hukuk kurumlarınca suçsuz bulunmalarına rağmen haklarında verilen kararların değiştirilmediğine de şahit olmaktayız.

Bu insanların bizlerden farklı olarak ortak yanı korkmadan, hatta başına gelecekleri bile bile gerçekleri haykırabilmeleri. Yani, bizlerin yapamadığını yapıp bizim yerimize bu sıkıntıya katlanmaları.

İşte tam da burada konu ile birebir örtüşen bir öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçidir. Kentin en işlek meydanında gerekli hazırlıklar yapılır. Halk da büyük bir merakla idamı izlemek için oraya toplanmıştır.

İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Cellat, onun başını giyotinin altına yerleştirir ve sorar:

– “Son sözün nedir?”

Der ki:

– “Ben Allah’a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah...”

Cellat, giyotinin ipini çeker ama giyotin papazın boynuna birkaç santim kala durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:

– “Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur.”

Böylece papaz idam edilmekten kurtulur ve serbest bırakılır.

Sıra hâkime gelmiştir, ona da sorarlar:

– “Söylemek istediğin en son söz nedir?”

Der ki:

– “Ben papaz gibi Allah’a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet...”

Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur. Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:

– “Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.”

Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur...

Sıra fizikçiye gelir. Ona da

– “Son sözünü söyle” derler.

Der ki:

– “Ben ne Allah’a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.

Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de böyle bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp bıraktıklarında fizikçinin başı bedeninden ayrılır.

Öykümüzdeki gibi toplumdaki düğümlere işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir! Hatta tüm hayatınız kararıp eviniz ve aileniz bile dağılabilir. Daha da kötüsü söylediğiniz gerçekler birilerinin kıçına sürülen hardal misali zülfü yâre de dokunabilir. Bu nedenle, gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bu uğurda bedel ödemeyi de göze alırlar. Tüm suçları, gizlenen gerçekleri bizlerin öğrenmesini sağlamak olan ve bunu yapmak için de tek silahı olan kaleme sarılan nice Uğur Mumcular şehit verdik, niceleri suçsuz yere cezaevlerini mekân tuttular, tutmaya da devam ediyorlar. Bizlerse oturmuş, onların bu durumunu seyretmekteyiz.

Ama bir yerlerde düğüm varsa ve çözülmesi gerekiyorsa her devirde bu düğümü çözmek için kendini feda edenler olmuştur, olacaktır da…

Selam olsun onlara…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Kolay mı yaşamak istiyorsun, sürüde kal ve sürü sevgisi uğruna, kendini unut. NİETZSCHE

•Bir saat adaletle hükmetmek bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır. HADİS-İ ŞERİF

•Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi habersizdir. Noam CHOMSKY

•Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır. HADİS-İ ŞERİF

•Acı duyabiliyorsan canlısın; başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın. TOLSTOY

•Bu ülkede düşünmeyen, konuşmayan, görmeyen insanlar var. Ama daha önemlisi olup biteni umursamayan milyonlar var. Feyzanur İNANÇ