“Kuşkusuz yazarın yurdu dilidir” der Feridun Andaç, “Ama onu asıl var eden yaşadığı zamanın ruhu, oluştuğu kültürel iklimdir. Bu da onun kiminle, nerede, nasıl karşılaşıp bir etkileşim içinde yaşayarak yaratıcılığını var ettiğidir. Eğer bu zenginliklerden yoksunsanız kendinizi var edemezsiniz.”

Romanlarında Fuat Kemal imzasını kullanan Dr. Fuat Kıvran’ın hekimlik yaşamını onun kozasını örme dönemidir sanki. İnsanı, doğayı, toplumu yaşanan ya da yaşatılan değişimi teşhis koyan bir hekim titizliğiyle bir takip kamerası gibi kayda alır. Aktif hekim dönemi sonunda ise takip kamerasındaki görüntüleri, yaptığı sorgulamaları iki romanla zamanın ırmağına bırakır.

Fuat Kemal ile Cırnık Köprüsü ve Jinekolog romanları üzerine konuştuk. Umarım Fuat Kemal: sizin de keyifle okuyacağınız bir söyleşi olmuştur.

Gazanfer ERYÜKSEL: Cenap Şehabettin, ki doktor olduğu bilinmez çoğunlukla, “Tıbbiyeden her şey çıkar, arada bir de doktor çıkar” der. Dr. Sırrı Sorguç bir yazısında hocaların ders anlatırken çoğu zaman bu ifadeyi hatırlattığını belirterek şunları söyler. “Amaç sosyal hayata önem verilmesi, bireysel yeteneklerin peşinden gidilmesi, tıp camiasında övünülecek düzeyde sanatın her dalında topluma mal olmuş şahsiyetlerin tıbbiyeden çıktığını övünerek göstermektir.”

Sizin sanat-edebiyatla ilişkiniz ne zaman, nasıl başladı?

Fuat Kemal:Tıp camiasından toplumun sorunlarına ve sosyal yaşama önem veren bireylerin çıkması doğaldır. Çünkü sağlık, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden iyilik halidir. Bu tanım Dünya Sağlık Örgütü’ne aittir. İnsanın sadece bedensel sorunlarını düzeltmekle kalmayan, bireyin ve toplumun ruhsal ve sosyal sorunlarına çözüm aramakla da uğraşan hekimlerin arasından bahsettiğiniz şahsiyetler çıkmıştır ve yenileri çıkacaktır.

Sanat ve edebiyatla ilgilenmem lise yıllarından başlasa da romanlarımın ete kemiğe bürünmesi ve yayınlanması emekli olduktan sonra gerçekleşti.

Gazanfer ERYÜKSEL: Hekimler meslek yaşamları boyunca sağlık sorunları olan insanları sağaltmak için mücadele ederler. Gelen her hasta ayrı bir dünyadır. Bu bağlamda hekimler için gözlem yapmak, teşhis ve tedavinin ilk açısıdır. Gerek “Cırnık Köprüsü” gerekse “Jinekolog” adlı romanlarınızda insana ve topluma hem geniş açıyla hem de zum yaparak, akıcı bir metin kurguluyorsunuz. Okuru romanın girişinde bir merakın içine çekerek roman boyunca o soru işaretini taşıtıyorsunuz. Romanlarımızda konu seçimini nasıl yapıyorsunuz?

Fuat Kemal: Günlük yaşamımızda alışılan ve kanıksanan çok fazla hatalı davranış ve uygulama vardır. Basit gibi görünen bu yanlışlara alışılınca düzeltme ihtiyacı duyulmaz olur. Fakat zamanla bunlar toplumsal yaşamı çekilmez hâle getirecek boyutlara ulaşır. Konularımı toplum düzenini altüst eden ve çözümlenemez boyutlara getiren, küçük ve önemsiz gibi görünen bu konulardan seçiyorum.

Cırnık Köprüsü’nde, dış görünüşü benzer kişilere ve objelere aynı anlamın yüklenmesinin ve ön yargılar oluşturulmasının sakıncalarını roman içinde sunmaya çalıştım. Aynı yaşta ve kılık kıyafetteki gençlerin uzaktan benzer görünebileceği, fakat farklı karakterler taşıdıkları; her arabada dört teker, bir motor, kapı ve direksiyon olsa da bir tanesinin diğerlerinden farklı olabileceği örnekleri ile, benzerliklerle genellemeler, genellemelerle önyargılar oluşturulmasının ne denli yanlış olduğunu anlatmaya çalıştım.

Jinekolog romanında seçilen ana konu, kısa sürede kabullenilen ve hatalarının sorgulanmadığı yeni sağlık sistemi içinde hasta hekim ilişkilerinin değişme sürecidir. Sizin bahsettiğiniz topluma geniş açıyla bakma, yerini daha küçük ölçekli sorunlara bırakır . Romanın kahramanı olan kadın hekimin öğrencilik ve mesleki yaşamı sırasında yaşadıklarını ayrıntıya inerek anlatmaya ve kitabın her bölümünde bir toplum sorununu işleyerek okuyucuya ulaştırmaya yönelir.

(SÜRECEK)