Dünya zevklerinden bıkan bir adam derviş olmak için bir dergâha sığınır. Derler ki; üstat öncelikle vahdete ermek için çile çekmek gerek. Bunun için dünyevi zevklerden arınacaksın. Önce bir berbere giderek saçlarını kazıt” derler. Berbere giden adam saçlarını kazıtmaya başlar. Saçlarının yarısı usturaya vurulmuşken berbere bıçkın bir adam girer. Berber koltuğunda oturan adamın başına vurarak” kalk bakalım kabak, ben traş olacağım.“ der. Derviş adayı “la havle” çekerek koltuktan kalkar. Berber de zebella gibi adamdan korktuğu için ses çıkaramaz. Adamı traş etmeye başlar, kabadayı traş olurken bile bizim dervişi “ne haber kabak, korktun mu, dümbük” ve benzeri sözlerle aşağılamaya devam eder. Traş biter, bıçkın adam para vermeden çıkar, yolun ortasında efe efe yürürken yokuş aşağı gemlerinden boşanmış olarak gelen at arabasından kaçamaz ve atların arasındaki demir ok kabadayıya saplanır ve adam oracıkta ölür. Berber “ üstat bu ceza biraz ağır olmadı mı ?” der.

Derviş “ Ben gücenmemiş hatta kendisini affetmiştim ama, kabağın da bir sahibi var, o gücenmiş olmalı” der.

EN İYİ BUĞDAY

Her yıl yapılan “en iyi buğday” yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:

-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.

-Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,

-Neden olmasın, dedi çiftçi.

bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.

Ders: Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder.

KISA VE ÖZ BAADDİN FIKRALARI

1-Çok şey görmüş olabilirsin ama, sonradan görmüşsen sıkıntı…

2-Burdan karnımı içeri çekince kaybolan göbeğime sesleniyorum. Madem içerde yer var, neden dışarıya taşıyorsun?

3-Sağlık personeline sövenler, dövenler, öldürenler, lütfen hastalandığınızda veterinere gidin!

4-Aslında ben seni olduğun gibi kabul ederim de, sen olmamışsın. Sıkıntı orda.

5-Biz aşkı meleklerden çaldık, haram mal işte boğazımızda kaldı…

6-Tevrat’ın ilk emri=Yaşat, İncil’in ilk emri = Sev, Kuran’ın ilk emri= Oku…

Yahudi yaşatmadı, Hristiyan sevmedi, Müslüman okumadı…

7-Ulan neden kalbim bu kadar rahat diyorum? Meğer sevgili yokmuş…

8-Bir ilişkiyi kurtarmak için önce sabır, sonra biraz zekâ, bir kaşık tuz, 10 gram zencefil, bir tutam meyan kökü… Hâlâ okuyor musun? Sirke de koy, sirke…

9-Erkeğin fazla para harcayarak elde ettiği kadınla, kadının fazla makyaj yaparak elde ettiği erkek, aynı sezonun mallarıdır…

10-Lise bitsin rahatlarsın, üniversite bitsin rahatlarsın, işe girdin mi rahatlarsın, evlen rahatlarsın, emekli ol rahatlarsın… eeeee öldük!

11-Adam Bektaşi dedesine soruyor. “Hocam sonsuza kadar yaşamak istiyorum, ne yapmam lazım? Bektaşi, “evlen” diyor. “Evlenince sonsuza dek yaşar mıyım?” Bektaşi, “sonsuza dek yaşama isteğin kaybolur…”

12-İstanbul Esenler’de ziyaretine gittiğim sevgili üstadım Selim Atılgan anlatıyor. “Beni ziyarete gelen bir Üniversite Rektörü bayan anatomiden bahsedince, “hocam anatomi nedir?” diye sordum. Hocam da “insan vücudunu meydana getiren her organ vücut anatomisinin bir parçasıdır” diye cevap verince, ben de ”Hocam o zaman kâinat da Allah’ın anatomisidir.” dedim.

Üç ay önce ebedi âleme göç eden rahmetli üstadım bana da, ”Hocam, kendine el olma” derdi. Rahmet, sevgi ve saygıyla anıyorum.

9 Ocak 2018