Başbakan dershaneleri kapatacağız dedi. Ortalık karıştı, kafalar karıştı ve tüm dershanelerde tedirginlik başladı.

Hemen kaldırılabilir mi? Bilemiyoruz ama bu iş biraz zor. Önce bir bakalım, Türkiye'de dershane durumu nasıldır?

MEB'in son verilerine göre 2011-2012 öğretim yılına göre dershane sayısı 3961'dir. 1.219.472 öğrenci öğrenim görmekte, 50.163 öğretmen ve 20 bin çalışan görev yapmakta. Tabi bu veriler resmi beyanlara göre olan sayılar.

Dershane olayında ciro yaklaşık 2 milyar dolar civarında. Yani yaklaşık 3,5 milyar TL. Eski hesapla 3,5 katrilyon TL. Ayrıca özel kurslardaki paranın hesabı bilinmiyor.

Cumhuriyet gazetesindeki verilerde ise 2 binle 5 bin arasında yasadışı dershane hizmeti veren yer olduğu belirtilmekte. Aynı verilere göre dershanelerin yüzde 60'ının, dershane yayımcılığının yüzde 80'inin cemaatler elinde olduğu belirtilmekte.

Peki dershane ne iş yapar?

Okulun yapması gereken, ama yapamadığını yapar. Dershaneci arkadaşlar, dershane yöneticileri ve sahipleri yanlış anlamasın ama bir benzetme yapmak istiyorum.

Bir dönem Ankara yeraltı dünyasının çok ünlü bir ismi vardı. Namı İnci Baba. Olay TV'de yayınlanmıştı.

İnci Baba bir Gazinoda yemek yiyor. Bir TV kanalından bir kişi İnci Baba ile söyleşi yapıyor. "Neden, niçin bu işleri yapıyorsun" diye soruyor. Ve cevap:

"Biz bir ihtiyacın ürünüyüz. Bu ülkede hukuk tam görevini yaparsa, hızlı çalışırsa bize ihtiyaç kalmaz" diyor.

Doğru ve de çarpıcı bir cevap...

Burada yasal olmayan bir davranışı onayladığımız anlaşılmamalı. Ama hukukun tam olarak yürümediği bir ülkede elbette bu insanlara ihtiyaç olacaktır.

Yani dershane bu ülkede bir ihtiyacın ürünü olarak çıkmıştır. Burada dershaneyi savunmak gibi bir anlayış içinde değiliz. Ama bir fotoğrafı doğru görmek ve buna göre olayı değerlendirip çözüm bulmak gerekir.

Eğer Türkiye'de eğitim sistemi görevini yapabilseydi, sınav sistemi bir düzene sokulabilseydi öğrencilerimiz okullar arasında birer yarış atına dönüştürülmeseydi; eğitim verileri bizzat okulda tüm öğrencilere gereği gibi verilebilseydi, zaten dershaneye ihtiyaç oluşmazdı.

Öğrenci yüksek paralarla bilgiyi, okul dışından almak peşine düşmezdi. Bilginin parayla alınıp, parayla satıldığı bir sistem oluşmazdı.

Ne yazık ki, Eğitim sistemimiz verebilmesi gereken bilgiyi veremediği için, dershane gibi bir sektör yaratıldı. Ve bilgi, alınıp-satılan bir metaya dönüştürüldü.

Dershane sektörünün oluşumu öyle bir algı yarattı ki, bilgi dershanede alınır, diploma okulda verilir oldu. Yani okullarımız diploma veren birer notere dönüştü.

Peki, dershanede öğretim gereği gibi verilmekte mi? Okulun işlevini tam olarak görebilmekte mi?

-Dershanede deneysel ve uygulamalı bir öğretim yapılmaz. Araç-gereç kullanımı için zaman ayrılmaz.

-Kültürel, sosyal ve sportif etkinlikler olmaz. Yani eğitsel yönü zayıftır.

Bu nedenlerle bir okulun işlevini tam olarak göremez. Fiziki altyapısı ve donanımı bir okul ortamı yaratmaz.

- Dershanenin öncelikli amacı öğrenciyi bir sınav kazandırmaya yöneliktir.

-Bunun için öğrenciyi daha çok test tekniğine göre yetiştirme amaçlanmıştır.

-Daha çok problem çözmek, daha çok soru yapmak bir metottur.

Bu nedenlerle öğretme becerisi ve bilgisi yüksek öğretmenleri seçerek alır. Ve bu nedenle de okuldan daha etkin bir durumu vardır. Öğrenci okulda kazanamadığı problem çözme tekniklerini öğrenebilmekte, becerisini geliştirebilmektedir.

Yani dershanelerin genel fotoğrafı böyledir.

Peki dershanelerin yaptığı bu çalışmalar okulda yapılamaz mı? Elbette yapılabilir. Ama öncelikle yapılması gerekenler vardır.

-Önce okullar bir cazibe alanına çevrilmelidir. Maalesef bu gün okullarımız bir çekim alanı olmaktan çıkmıştır. Okul dışındaki çekim alanlarıyla yarışabilme yeteneği kaybetmiştir.

-Sınıf geçme ve not sistemiyle çok oynanmış ve okullarımız siyasi iktidarların seçim yatırım alanına çevrilmiştir.

- Bakanlık öğretmenlerin motivasyonunu yükseltecek, onları daha ideal çalışmaya teşvik edecek hiçbir faaliyet yapmamıştır.

-Eğitim adeta siyasi bir hesaplaşma alanına çevrilmiştir. Çağdaş, araştıran, sorgulayan öğrenci yetiştirmek yerine siyasi yandaş yetiştiren kurumlar olmaya yönlendirilmiştir.

-Özellikle son zamanda 8 yıllık sistemle hesaplaşmak adına, 4+4+4 gibi yeteri kadar araştırması, soruşturması yapılmamış, eğitim camiasında yeteri kadar değerlendirilmemiş bir sistem uygulamaya konulmuştur.

İşte özellikle yukarıdaki arızaların giderilmesi gerekir. Siyasetin eğitimden elini çekmesi gerekir. Eğitimde barışık, motivasyonu yüksek bir ortamın yaratılması gerekir.

Böyle bir ortamda:

-Madden tatmin edilmiş, motivasyonu yükseltilmiş öğretmenlerle eğitimdeki verimlilik artırılırsa,

-Dershanelerdeki uygulamaların bir benzeri okullarda açılacak kurslarla yapılabilirse,

-Öğrenciyi korkutan, ürküten sınav sistemi yeni bir düzene kavuşturulursa,

Dershanelerin işlevi yavaş yavaş kaybolacak ve kendiliğinden sönecektir

Aksi durumda bugün dershaneleri kapatmayı gündeme getirmiş olmak, dershaneleri elinde tutanlara siyasi bir tehdit olarak algılanacaktır.