Takım isimleri yazsam, bazı taraftarlar kendi takımlarını ikinci sıraya yazdığım için beni güzel sözlerle anmayacaklar. Onun için haddimi biliyorum.

Üniversite öğrencisi olduğum yıllarda okul kantini genellikle koyu Beşiktaş taraftarlarıyla doluydu. Çay tiryakileri sıraya girer; “yap bize bir tane siyah beyaz” diye çay isterdik. Doğrudan çay isteyenlerin yüzüne bile bakılmazdı.

Bir arkadaşımız, İstanbul’da oynanan maçları para bulursa stada gidip izlerdi. Bir pazartesi günü onu yara bere içinde gördük. Beşiktaş maçına gitmiş. Çıkan kavgada bir güzel dayak yemiş. İşin ilginç tarafı ise ona dayak atanlar Beşiktaş taraftarı. Beşiktaş taraftarı olduğunu ispat edene kadar olanlar olmuş.

Futboldan bir şey anlamam. Maç izlemekten zevk almam. Futbolu konuşmak hoşuma gitmez. Hafta sonu internet ortamında haberleri izlerken derbi maçın sonrasında taraftarlar arasında kavgaya ramak kaldığını öğrendim. Alınan güvenlik önlemleri sonucunda üzücü bir olay yaşanmamış

Maç öncesinde, maç devam ederken veya maç sonrası çıkan tartışmalar kavgaya dönüşebiliyor. Bu tartışmalar bitip tükenmek bilmiyor. Onlarca insanın öldürüldüğü kavgalar çıkabiliyor. Kimileri var ki, deşarj olmak, küfür etmek için statlara koşuyor. Daha doğrusu içini boşaltmak için bahane arıyor. Futbolu gerçekten seven, sportmen taraftarlar ise bu insanlar yüzünden gerilim yaşıyor.

Günümüzde “Süper Lig” adını alan birinci ligdeki takımların oyuncu kadrolarına bakalım. Borç içinde yüzen futbol takımlarında yerli oyuncu bulmak neredeyse bir mucize oldu. İçmeye ayran bulamayanlar, dünyanın dört bir tarafından futbolcu transfer etmeye (Türkçesi satın almaya) gidiyor.

Önceki yıllarda yabancı futbolcu sayısına sınır getirilmişti. Günümüzde ise belirli bir sayıda yerli oyuncu oynatma zorunluluğu getirilmeli.

Anadolu’nun bereketli toprakları binlerce yıldır gelişmiş uygarlıklara ev sahipliği yaptı. Batılı barbar ülkelere uygarlığı öğretti. Onların izinden gelen kuşaklar aynı yolda yürüyor. Nobel ödülü alanlar, Behçet hastalığına çözüm bulanlar var. Ülkemizde yetişen bilim insanları dünyanın en gelişmiş ülkelerinde birer bilim insanı olarak el üstünde tutuluyor. Öğrencilerimiz yurtdışında katıldıkları yarışmalarda birincilikler alıyor. Futbol dışında diğer spor alanlarında elde edilen başarıları kimse görmüyor.

Bir gün aklımızı başımıza toplayabilirsek, futbol maçlarında kavga çıkarmak, küfür etmek yerine futbolu konuşabilirsek her şey değişir. Hakemler elinden gelen engeli çıkarsın, bizimkiler o maçları kazanabilir. Onlarca gencimiz gol kralı olarak adını futbol tarihine yazdırabilir. Yabancı ülkelerin futbol takımları ülkemizden futbolcu almak için ülkemize gelebilir.

“Atma Recep” diyenler, birazcık araştırma yapsınlar. Bizim çocuklarımız altyapı eğitimi aldıkları Avrupa ülkelerinde çok başarılı oluyorlar.

Altyapısına sahip olduğumuz güreş gibi spor branşlarında elde ettiğimiz başarılar ise ortada.

Hakemlere, sporculara, spor takımlarının yöneticilerine hakaret etmek yerine çözüm yollarını konuşmanın zamanı gelmedi mi sizce de?