Binli yıllarda atalarımız ta Orta Asya’dan kalkıp Anadolu’ya gelmişler ama hiç de iyi etmemişler. Uygarlıklar beşiği Anadolu oynak bir zeminde olduğu için sallanıp duruyoruz.

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan Gölcük depreminden bugüne kadar tam 20 sene geçti.

İstanbul’da deprem için ayrılan alanların pek çoğuna maalesef gökdelenler inşa edildi.

Bu tarihi aymazlık İstanbul’da beklenen büyük deprem korkusunu tam bir kâbusa çevirdi.

Geçen hafta Elazığ ve Malatya’da yaşanan deprem felaketi, İstanbul’da beklenen büyük depremi hatırlattı. Zaten hiç aklımızdan çıkmıyor ki…

İstanbul’da 26 Eylül 1919 tarihinde yaşanan 5.8’ lik deprem sonrası durumu değerlendiren İTÜ Jeoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Namık Çağatay, “Veriler Marmara deniz tabanındaki orta fayın kilitlendiğini gösteriyor. Bu kötü bir haber.1766’dan bu yana kırılmamış bir fay. Kırılma zamanı geldi. Kırılma yaklaşık 7.2 büyüklüğünde bir deprem üretir “ demiş. Her an büyük bir deprem kâbusuyla yaşamak insanın ruhsal durumunu bozuyor. 1999 depremi sonrası korkumu şöyle dile getirmiştim.

Yastığa başını koyunca düşünüyorsun,

Yarına var mısın, yok musun bilmiyorsun,

Ölmeden mezara girmiş gibiyiz İstanbul’da,

Bir varmış, bir yokmuş misali yaşıyorsun…(Mehmet Özata)

İstanbul’da yirmi senedir işte bu halet-i ruhiye ile yaşamaya çalışıyoruz.

Her şeye rağmen hayatın bir de gülen yüzü olduğunu hatırlatmak için sizlere bugün çok sevdiğim Baaddin fıkralarıyla seslenmeye çalışacağım.

BAADDİN FIKRALARI

1-En iyi tedavi şekillerinden biri de “Git bi elini, yüzünü yıka da gel”

2-Beş dakikalık bir tartışmayı bütün güne yayabilen canlıya kadın denir.

3-Hayat ne garip, yaşarken elinden tutan yok, ölünce omuzlarda taşınıyorsun.

4-Türk kızları mı, Rus kızları mı? deseler. Hiç düşünmeden Türk kızları derim, düşünürsem Rus kızları derim.

5-İlk adımı erkekler atar kuralı Türk kızları için yeterli değildir. 5-10 adım, 2-3 parende, 3-4 salto atacan, o da belki!

6-Allah ile konuşmak istiyorsan, sessiz bir köşeye geç, konuş. O seni işitecektir. Eğer onu görmek istiyorsan araba kullanırken SMS yolla!

7-Şimdi anlıyorum Mona Lisa tablosunun neden bu kadar sevildiğini. Kadın konuşmuyor.

8-Erkek hata yapar, kadın kızar, erkek özür diler. Kadın hata yapar erkek kızar, kızdığı için erkek gene özür diler.

9-Anne ve babanızda var olan sevgi anlayışı size de geçmiştir. Daha açık bir deyimle sevgi genetiktir. İçinizdeki sevginin gerçek bir anlama kavuşabilmesi için öğrenilmesi, uyandırılması ve uygulanması gerekir. (Sevgiyi uygulamak için herkese tebessüm ederek selam verin. Baaddin ara sıra böyle akıllıca laflar da eder.)

10-“Seni sana anlatsam kim bu geri zekalı dersin?”

11-Rahip Kilise duvarına “Günahlardan yorulduysan içeri gir” yazılı bir afiş asmış.

Bir süre sonra yazının altına rujla “ Yorulmadıysan şu numaraya telefon et” yazılmış.

12-Erkek olmak çok güzel. Yemeği kız pişirsin, iftar ve sahur sofrasını kız hazırlasın, kız toplasın. Sen ne yapıyon? Pide alıyom ya!

Merzifon’lu Sıtkı Baba (1865-1928-Aşık Pervane) ne güzel söylemiş.

Ben Adem’den evvel çok geldim, gittim,

Yağmur olup yağdım, ot olup bittim,

Bülbül olup Firdevs bağında öttüm, (Firdevs=Cennette bir bağ)

Bir zaman gül için hârâ düş oldum…(Hâr= Diken, ateş)

Hemşehrim Aşık Pervane’ye ben de bir dörtlüğümle yoldaş olmak istiyorum.

Ağlayarak gelmişim, gülerek gitmeliyim,

Kâinatın, dünyanın sırrına ermeliyim,

Bir ömür yetmez bana bin ömürdür dileğim,

Geldikçe gitmeliyim, gittikçe gelmeliyim…(Mehmet Özata)

29 Ocak 2020