Başbakan Erdoğan günlerce reklâmını yaptığı, Türkiye'yi adeta sarsacak diye reklâm ettiği paketi açıklamıştı. Gün 30 Eylül 2013... Bir hafta boyunca da tartışıldı.

Özellikle muhalefet, hem yeterli görmedi hem de kuşkuyla karşıladı.

Nitekim Kılıçdaroğlu "Çoğu şeyi biz söylemiştik. Bizim söylediklerimizin kötü bir kopyası" dedi.

Bahçeli "anti-demokratik bir pakettir. Yapılan pazarlık sonucudur" gibi bir suçlama yöneltti.

İş dünyası genel olarak olumlu bulmuştu. TÜSİAD memnun, MÜSİAD memnun.

Gazeteler de ilginç başlıklar atmıştı.

Milliyet "18 yeni adım" dedi. Vatan "Yeni bir dönem" dedi. Sabah "Türkiye için yeni adım" dedi. Star "30 Eylül devrimi", Habertürk "Demokrasiye bir adım daha" dedi.

Akşam "Erdoğan devrimi", Yeni Şafak "Demokrasiye yüksek standart" dedi. Türkiye "Hoş geldin özgürlük", Radikal "Demokrasi 1-0" dedi.

Cumhuriyet "Demokrasi sen bekle" dedi. Evrensel "Biri bunlara demokrasiyi anlatsın" dedi. Aydınlık "İhanet" dedi.

****

Aslında son zamanlarda "demokratikleşme" denince, yalnız "Kürt Siyasal Hareketinin ve "Siyasal İslam"ın önünün açılması gibi bir anlayış oluştu.

Herhalde bunun nedeni; demokrasi güçlerinin günümüz Türkiye'sini ifade edemeyişi, demokratik bir proje üretemeyişi olsa gerek.

Açıklanan 18 maddelik pakete baktığımızda:

-Alevi taleplerinin askıya alınışı...

-Köprü ismine yönelik öfkenin, Nevşehir Üniversitesine verilen "Hacı Bektaşi Veli" ismiyle inişe geçirilişi...

-Bastırılmış ve ötekileştirilmiş bir Kürt Toplumu algısının, kültürel haklarla yok edilmek istenişi...

-Ve yine kültürel haklarla, "Kürt Siyasal Kimliği"nin alt yapısının inşa edilir oluşu…

-Ve de muhafazakârlığa, toplumda daha bir görünürlük vererek, Türkiye'nin İslamcı görüntüsünün öne çıkarılışı...

-Özellikle de, 12 Eylül'den bugüne yükselişe geçen "Siyasal İslam"ın, kalıcı bir toplumsal dokusunun örülür oluşu...

-Seçim barajını aynen korumak için, muhalefetin kabul etmeyeceği ve de edemeyeceği "Dar Bölge Sistemi"nin bilinçli olarak öne sürülüşü...

-Ve toplumdaki Kemalist dokunun biraz daha geriletilir oluşu...

Yani ağırlıklı olarak:

-Kültürel haklarla Kürt kimliğinin önünün daha da açılışı...

-İslami yaşam tarzının daha da kabul edildiği bir toplumsal yapının inşa edilişi...

-Ve giderek, sanki bir Ortadoğu ülkesi olunuşu...

İşte demokratik paketteki görüntü budur. Ve de sanki bunlar hedeflenir olmuştur.

Ve bir başka açıdan bakılırsa:

-Alevi kesimin talepleri hiçe sayılarak, adeta bu kesimin tahrik edilmesi... -Bir mutabakat sağlanmadan "andımız"ın kaldırılmasıyla milli damarların tahrik edilmesi...

-Seçim barajı için getirilen önerilerle siyasetin tahrik edilmesi... (ki, yarınki yazımızın konusu olacaktır.)

Sanki bu paketle; Alevi toplumun, milli ve siyasi tepkileri yüksek olan kesimlerin tahrik edilmesi hedeflenir olmuştur.

Konuya muhalefet açısından bakılacak olursa:

Bu ülkenin demokratikleşmesi için geçmişten bugüne, kalıcı ve yeterli bir proje üretemedikleri gibi bugün de siyasal bakışları net değildir.

Genel olarak, hayır demek bir proje üretmek sanılmıştır.

Oysaki:

-Gezi Direnişi ile siyasete verilen mesaj alındığında...

-Mısır'daki, Suriye'deki ve tüm bölgedeki gelişmelere bakıldığında...

Tüm farklılıklarıyla birlikte yaşayabilecek bir Türkiye için, gerçek demokratik bir pakete, daha da önemlisi demokratik bir anayasaya özellikle ihtiyaç vardır.

İşte yeni bir yasama dönemi başlamıştır.

Eğer demokratik bir Türkiye inşa edeceksek; hiç olmazsa bu yasama dönemi, iktidarla muhalefetin sen-ben kavgasına kurban edilmemelidir.