2005-2009 Yılları arasında ABD Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Condeleza Rice, Amerikan Senatosunda yaptığı bir konuşmada "22 ülkenin sınırları değişecek" demişti.
Bu, ABD'nin Sosyalist Sistem'in dağılmasından sonra ilk kez açık bir ifadesi olmuştu.
Amerikan New York Times gazetesinin 01 Ekim 2013 günlü haberinde ise, Ortadoğu haritasının yeniden çizileceği ve 5 devletten 14 yeni devlet çıkabileceği şeklinde bir analiz yayınlanmıştı.
Ve de bu 5 devlet Irak, Suriye, Yemen, Libya ve Suudi Arabistan olarak belirtilmişti.
Bu da özellikle Ortadoğu projesinin basın aracılığı ile açık bir duyurusuydu.
İşte bu plan, adım adım uygulanmış ve sanki sona yaklaşılır olmuştur.
Ama öncelikle İslam dünyasında yükselen, sosyal ve anti-emperyal bir muhalefete dönüşebilecek "öfkenin" yönü değiştirilmiş, oluşturulan ve silahla donatılan IŞİD saflarına katılımı sağlanmıştır.
Ve eline verilen silahla İslam adına kılıç salladığını, İslam topraklarını savunduğunu sanan bu örgütle Ortadoğu'nun sınırları belirsiz hale getirilmiştir.
Yani Suriye ve Irak sınırları yok edilmiştir.
***
Ve bugün, IŞİD'in tasfiyesi gerekçesiyle Suriye toprakları Amerikan, Rus, Fransız, İngiliz savaş uçaklarıyla, savaş gemilerinden fırlatılan füzelerle bombalanmakta; 22 devletli Arap Birliği, 57 devletli İslam İşbirliği Teşkilatı seyretmektedir.
Ve de Doğu Akdeniz savaş gemileriyle dolmakta, savaş naraları atılmakta, işbirlikçi Arap yöneticileri ise alkış tutmaktadır.
400 yıl Osmanlı yönetiminde kalmış ve cetvelle devletlere bölünmüş bu bölge, bugün yeniden paylaşılır olan bir coğrafya olmaktadır.
Ve bugünkü görüntüsüyle adlandırırsak, Suriye ve Irak coğrafyasında Alevistan, Kürdistan, Sünnistan, Şiistan devletlerinin temeli atılmaktadır.
Yani Ortadoğu, daha tehlikeli bir biçimde parçalanmaktadır.
***
Peki, neden Ortadoğu?
-Ortadoğu, dinlerin merkezidir.
-Ortadoğu, enerjinin merkezidir.
-Ortadoğu, İslam'ın merkezidir.
-Ortadoğu, Arap milliyetçiliğinin doğum yeridir.
-Kürt sorununun merkezidir.
-Özellikle İsrail'in güvenlik sorunun merkezidir.
-Ve Ortadoğu, Asya'yı Akdeniz'e bağlayan ve yüksek derecede stratejik özelliği olan bir bölgedir.
-Ve de Ortadoğu, tarihte Haçlı seferlerinin hedefi olmuştur; böyle giderse Üçüncü Dünya Savaşı'nın da merkezi olacaktır.
***
Peki, bölge kaynarken Türkiye'de iç siyasal iklim nasıldır?
Öncelikle belirtelim ki, muhalefet AKP iktidarının Ortadoğu politikasını hiçbir zaman onaylamamış ve kuşkuyla karşılamıştır.
Özellikle Erdoğan'ın, bir Amerikan projesi olan BOP'un "Eş Başkanıyım" demesi bu kuşkuyu daha da artırmıştır.
AKP iktidarı, % 49 oy almıştır ama 13 yıldır muhalefete hiçbir güven vermemiştir. İkna etmemiştir.
-Irak ve Libya politikasında,
-Suriye politikasında,
-Kürt sorununun çözümünde,
-Batı ile ilişkilerde,
-Rusya ile ilişkilerde,
-Özellikle IŞİD sorununda,
-Türkmenlere yardım konusunda hiçbir güven vermemiştir.
***
Elbette Ortadoğu yeniden dizayn edilirken, Türkiye'nin tamamen dışarda kalması savunulamaz. Ama meclisi oluşturan partilerin, yani CHP'nin, AKP'nin, MHP'nin, HDP'nin farklı ve uzlaşmaz bakışıyla Ortadoğu için milli bir politika oluşturulamamıştır.
Oysaki bugün, Ortadoğu'daki sonuçların Türkiye'ye taşınma tehlikesi vardır ve sosyolojik yapı buna uygundur.
Yani Türkiye, geri dönüşü olmayan bir sürece sürüklenmekle karşı karşıyadır.
Nitekim bugün Suriye, IŞİD gerekçesiyle Amerika, İngiliz, Fransız ve Rusya tarafından bombalanırken; İncirlik üssü Amerikan, İngiliz, Fransız ve Alman savaş uçaklarıyla dolmakta, sanki İncirlik, Haçlı Güçleri'nin bir üssü olmaktadır.
Ve de Türkiye'nin kaderi, küresel güçlerin iradesine teslim edilmektedir.
Oysaki Türkiye'nin, ABD'nin yazdığı ve arkasında küresel güçlerin olduğu Ortadoğu projesinde yer almaması gerekir.
Ve Türkiye’nin kaderini, bugünkü adıyla küresel güçlere, geçmişteki adıyla Haçlı güçlerine teslim etmemesi gerekir.
Ama bunun için, öncelikle siyasal bir konsensüs ve de milli bir politika şarttır.