Yeni Corona’nın dünyanın başına bela olmasından bu yana bir yıl geçti.

Mücadelede oldukça yol alındı. Daha da güzel günlere ulaşacağız.

Ancak, ileride en çok konuşulacak tablo, bence yaşlıların saha dışında tutulması…

Eskiler hatırlarlar.

Stadyumlarda “kale arkası” bölümleri olduğu gibi ,“duhuliye” bölümleri de vardı.

En ucuz biletli yerlerdi buralar.

“Duhuliye” en alt katta yani en dipte ve tel örgülerle çevrili olurdu.

Bu patlak veren pandemi bizlere “duhuliye” bölümünü hatırlattı adeta.

Nedeni, 65 yaş ve üstündekilere yapılan muamele…

Bu yaş grubu, nedense toplumdan izole edildi…

Amaç : Korumak…

“Güya” korumak…

“Güya” diyorum, Dünyadaki hiçbir ülkede bu yaş grubu böylesine toplumun dışına atılmış değil.

Bir kere bizim ülkede kalkınmış, ya da kalkınmakta olan ülkelerdeki gibi yaşlılar için “özel yaşam alanları” çok değil.

Bakımevleri gibi..

Hatta Avrupa ile kıyaslarsanız “yok” bile denebilir.

Çünkü bizde yaşlıların, evlatlarının gözünde ayrı bir yeri vardır.

Genelde ölene kadar evlatlarının koruması altındadırlar.

Evet, salgın en çok yaşlılar için tehlikelidir.

Tamam.

Savunmaları zayıftır.

Öğrendik ki, “antikorları” da azalırmış.

Amenna…

Peki, dünya devletleri arasında salgından en çok etkilenen ve ölenlerin yaşlılar olduğu söyleniyor da, neden bir yıldır nüfusa göre yaşlıların ölüm oranı açıklanmıyor?

Yani hesaplanıyordur da, neden kamuoyu bu oranı bilmiyor.

Nedeni bence şu: Bu ölüm oranı çok düşük…

Ama devleti yönetenlerin bu tabloyu açıklamak işlerine gelmiyor.

İşlerine gelse, bir yıldır ülkemizde sadece 65 yaş üstüne uygulanan acımasız sokağa çıkma yasağının nedeni ve yanlışlığı ortaya çıkar.

Bakın 65 yaş ve üstü “can” larımızı, “büyük” lerimizi, “kıymetli” lerimizi sakınalım sakınmasına da, galiba ipin ucu kaçırıldı.

Birisi çıksın da bilelim:

“Bugüne kadar ölenlerin yüzde 51’i yaşlılardı. Bizler bütün önlemlere rağmen 65 yaş ve üstünü koruyamadık. Bu yüzden, onlara “tam saha pres” yapıp evlere kapadık. İyi de kapamışız. Aksi halde yüzde 90’ını kaybederdik”

Yok böyle bir veri.

Böyle bir istatistik veri varsa “Helal olsun” diyelim.

Hatta yaptığı öneri ve tavsiyeler sayesinde ülkeyi “yaşlılar cezaevine döndüren” her kimse heykelini dikelim.

Bu işte sadece “Saray”ın değil, Bilim Kurulu üyelerinin de vebali ve günahı var.

Çünkü işin kolay yolunu seçtiler.

Ses çıkarmayanlar, söz dinleyenler, itiraz etmeyenler nasılsa 65 yaş ve üstündekilerdi.

Ne diklenecek halleri vardı, ne de sokaklara çıkıp yeni bir “gezi” olayını andıran eylemlere başvuracak güçleri…

Ancaaaakkkkk…

Yaşlılar bugünlerde Meksika yerlilerinin bir atasözünü dillerinden düşürmüyorlar:

“Bizi canlı canlı toprağa gömdüler ama tohum olduğumuzu unuttular”

Ne yazık ki…