Belçika vatandaşı sekiz yaşındaki

Lauren Simons üniversite öğrencisi oldu.

O kadar çok iğrenç olaylar var ki haber lafını duymak bile istemiyorum. Üç yaşındaki kız çocuğu toprağa verildi. Altı yaşındaki bir erkek çocuğuyla ilgili bir iğrenç haber bir kasabayı ayağa kaldırdı. Günlerce aranan kızımızdan alınan haber için söylenecek söz bulamıyorum. Aynı günlerde, aynı yaşlarda kaybolan bir kız çocuğu günlerdir aranıyor. Yaşanan acı olay haber değerini yitirmiş. Keşke yanılmış olsam!

Benzer haberleri her gün duyabiliyoruz. Gerçekten iğrenç olaylar, sıradan haber gibi olmaya başladı.

İdam istekleri yine gündeme geldi. Yasa çıkar veya çıkmaz; bu ayrı bir konu. İdam, çeşitli ağır cezalar bu sorunu çözecek mi? Ortada can yakan bir sorun var. Verilecek en ağır cezalar toplumun vicdanını belki bir süre rahatlatabilir.

En ağır cezalar bile ne gideni geri getirebilir, ne çocuklarımızın yaralarını tedavi edebilir. Aslına bakarsan pis kokular, sinekler bataklıktan geliyor. Benzer sorunların yaşanmaması için uzmanların kalıcı çözüm yolları bulması gerekir.

Bir kız çocuğu sekiz yaşında babası yaşındaki bir sapıkla evlendirilmiş. Sekiz yaşında bir kızımız bir sapığın yüzünden mezara girmiş. Aralarında küçük bir fark var. Bir olayda sapık sayısı sadece bir kişi; diğerinde ise sapık sayısı çok kişi!

Kutuplara yakın denizlerde aysbergler vardır. Suyun içinde yüzen buz kütlesinin görünmeyen kısmı, görünen kısmından her zaman büyüktür. Benzer durum yaşanan acı olaylar için de geçerli midir? Yoksa bizim duyduklarımız, duymadıklarımız karşısında devede kulak mıdır?

Çocuk, her şeyden önce ailenin mutluluk kaynağı, ülkenin geleceğidir. Bakımı, eğitimi, geleceğe hazırlanması bilgi ister. Özen ister, sabır ister.

Uluslar arası sözleşmeler, ülkelerin anayasaları, gelenekleri, dini inançları çocuklardan bahseder. Çocuğu ailesinden koparmadan onun haklarını kurallara bağlar.

Dünyaya gelen her çocuğu kendi yurttaşı olarak gören ülkelerin konuya bakış açısı çok farklıdır. Bu alanda uzmanlaşmış kişiler çocuğun ailesine her türlü desteği sunar. Çocuk beş altı yaşına geldiğinde hangi mesleklerde başarılı olacağı araştırılır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda başlatılan uzun süreli eğitim ve öğretim sonucunda o çocuğun ömür boyu severek yapabileceği mesleği seçilmiş olur.

Ülkemizde ise her şeyi bilen aile büyükleri kendi çocuklarını yetiştirmekle kalmaz. Yakın akrabalarının çocuklarıyla da çok yakından ilgilenir. O çocuklar hiç mola vermeden üniversitelerden diploma alır. Onlarla aileler gurur duyar.

Kısa bir süre sonra çocuklar yanlış meslek seçtiklerini anlar. Kendi yetenekleri doğrultusunda severek yapabilecekleri işleri hobi olarak yaparlar.

Fazla söze gerek yok. Elin gavuru sekiz yaşındaki çocuğu üniversiteye gönderir. Bizim çocuklarımız ise ağıtlar yakılarak mezara girer.