Sedat Örsel üstat, Kasım ayının son günlerinde kaybettiğimiz arkadaşı Av. Hilmi Haluk Ünsal için kaleme aldığı, dün yayınladığımız yazısını bu cümleyle bitiriyordu.

İnsanın içini titreten bir dilek bu, cümlelere sığmayacak bir sevginin dışa vurumu…

Nasıl bir güzellik, nasıl bir incelik…

Ve nasıl bir dostluk…

*

30 Kasım tarihli Cumhuriyet ve Sözcü’de Aydoğan Abi’nin taziye ilanını gördüğümde, deyim yerindeyse beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Bu nasıl bir “güzel insan” tarifiydi?

“Böyle taziye ilanı görülmemiştir” başlıklı haberimizin çıktığı gün, Bursa’dan Erdoğan Abi aradı, kaybettiğimiz bu “çok sevilen” insanın Çorumlu ve çocukluk arkadaşı olduğunu söyledi, “Aydoğan Semizer’in yazdıklarına aynen katılıyorum. Haluk öylesine güzel bir insandı” dedi.

Kenan Malatyalı ve Sefa Yalçın dostlar da, rahmetli ile ilgili bilgiler aktardılar.

Ertesi gün ise değerli dost Hüseyin Poroy Valimiz aradı; kardeşi, ünlü çizer Semih Poroy vasıtasıyla Haluk Ünsal’ı kendisinin de tanıdığını anlattı.

*

Ve en son Sedat Örsel’in duygu ve anı pınarından taşanlar…

Semrin Kaleli’nin deyimiyle “ince ruhlu insanlar dünyası”ndan harikulade bir yazı.

Semrin, bir ay kadar önce Sedat Örsel ile dijital konferans konusunda görüşürken, üstat, Çorum’u, Çorumlu bir dostundan dolayı çok iyi bildiğini söylemiş. Bu arkadaşıyla “pandemi sonrası bir tanışma yemeği organize edelim” diye konuşmuşlar. Hem de Çorum’da…

İşte bu arkadaş, önceki hafta sonu kaybettiğimiz o güzel insan…

Semrin, “Ne güzel insanları var bu toprakların” diyor.

Ben de eklemek istiyorum; arkasında böylesine sevgi ve güzellikler bırakarak gitmek bu dünyadan, kaç insana nasip olur ki?

Tanıma fırsatı bulamadığım için çok üzgünüm…

Semrin de aynı şeyi söylüyor, Tugay da...

*

Gazetelerin temel işlevi haberciliktir kuşkusuz.

Olanı-biteni izleyip okurlarına objektif biçimde aktarmak, ama o arada, namusluca kritiğini yapmak, gerekiyorsa eleştirmek, yine gerektiği zaman halk yararına kamuoyu oluşturmak…

Bunun yanı sıra, toplum adına iyi, doğru, güzel her şeye öncülük etmek…

Kültür ve sanata pencere açmak…

Ve yeri geldiğinde, edebi bir lezzet sunmak okurlarına…

İşte Sedat Örsel’in yazısının tam karşılığı bu olsa gerek.

“Edebi lezzet” soslu “duygu sağanağı”…

*

Şu gazetenin çalışanlarıyla, yazarlarıyla, dostlarıyla, sevgiyi, iyilik ve güzellikleri yeşertme ve paylaşma çabasındayız yıllardır, farkında mısınız?

Ben ki, “iflah olmaz bir romantik”, duygu denizlerine dalıp çıkıyorum sık sık…Çorum’la ilgili de, hiç geri durmuyorum hayal kurmaktan. Ve bunların peşinden koşmaktan…

Semrin’in olağanüstü tanımıyla, çok güzel insanları var bu toprakların.

Benim topraklarım, benim insanlarım!

Bu topraklar ve bu toprakların güzel insanları için, hep iyi şeyler düşünmeye ve bu uğurda en soylu kavgaları vermeye değmez mi?