CHP İzmir Milletvekili Prof. Birgül Ayman Güler, 23 Ocak günü mecliste, "Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eşdeğerde gördüremezsiniz" dedi ve ortalık karıştı.

Bol bol millet tanımı ve de ulus tanımı yapılır oldu. Herkesin kendi meşrebine göre tanımlar yapılır oldu. Siyasetçiler oldu dilbilimci! Sözlüklere de gerek duyulmaz oldu.

Ve de günlerdir yazılı ve görsel medyada tartışılır, muhalefete ırkçılık üzerinden vurulur oldu. Sonuçta Prof. Güler'in sözünde "Kürt milliyeti" ifade edilmiş oldu.

***

Cumhuriyet yazarı Deniz Kavukçuoğlu 27 Ocak 2013 günlü yazısında, 83 yıl önce CHP İzmir Milletvekili olan Mahmut Esat Bozkurt'tan bir alıntı yapmış:

"Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı.  Dost ve düşman,  hatta dağlar bu hakikati  böyle bilsinler" denmiş.

Mahmut Esat Bozkurt, dönemin önemli bir siyasi kimliğidir. Cumhuriyet devriminin ideologlarındandır. Söylediği her söz partisini bağlayacak ölçüde ağırlığı olan bir kişiliktir.

Yukarıdaki alıntı, 19.9.1930 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan bir konuşmasındandır.

Bozkurt'un bu konuşmasında çarpıcı bir söz daha vardır: "Türk'ün en kötüsü, Türk olmayanın en iyisinden iyidir."

Gerek Mahmut Esat Bozkurt'un 83 yıl önceki bu sözleri ve gerekse Prof. Birgül Ayman Güler'in bu günkü sözleri, bu ülkede barışa hizmet eden sözler olmamıştır,

Çünkü 90 yaşına basmış olan cumhuriyetin 48 yılı Kürt sorunu ite geçmiştir. Büyük bedeller ödenmiş ve de ödenmektedir.

Üstelik bu sözlerin ve bu sözlere alkış tutan bir politik tavrın, politik açıdan bağlı bulunduğu siyasete de hiçbir katkısı olmamıştır.

Amacını aşarak ırkçılığı çağrıştıran bu sözlerin ve de böyle bir bakışın, bu ülkenin bölünmesine hizmet etmekten başka hiçbir getirişi yoktur.

Eğer bu sözler Kemalist bir kimlikle söylenmişse; dünyada ve Türkiye'deki yeni toplumsal olguları anlayamayan bir ideolojiye dönüştürüp, Kemalizm'i tasfiye etmek isteyen anlayışlara ve siyasetlere zemin oluşturmuş, fırsat yaratmış olacaktır.

***

Acaba bu sözlerin aynısı Yunanistan'da Yunan için, Bulgaristan'da Bulgar için söylenmiş olsa idi, orada yaşayan Türklerin göstereceği ve de göstermesi gereken refleks hiç düşünülmüş müdür?

Hele de bu ülkenin bölünebilme riski varken, ülke içindeki bir etnik yapıyı daha da tahrik eden bir dille, neye hizmet edildiğinin farkında olunmuş mudur?

Bu sözlerle kendi partisine hizmet ettiğini sananlar; bu bakışın oluşturduğu politik tavırla, Türkiye'nin doğusunda siyaseten yok olma sürecinin yaşandığını görebilmiş midir?

Oysaki bugün, Kürt kökenli yurttaşlarımızın yoğunlukla yaşadığı 22 ilin toplam alanı 250 bin Km. karedir. Yunanistan'ın 132 bin, Bulgaristan'ın 111 bin Km. karedir. Yani Bulgaristan'la Yunanistan'ın toplam alanından büyük bir coğrafyada, siyaseten yok olma sürecini yaşayan bir siyasetin ve milletvekillerinin, sözlerini daha dikkatli seçmeleri gerekir idi.

Hele de Sosyalist bir kimlikten gelmiş Prof. Güler'in, ırkçılığı çağrıştıran bu sözleri hiç söylememiş olması gerekir idi.

Özellikle de devletin kurucusu, cumhuriyetçi, laik ve Kemalist bir siyasetin, ülkenin üçte birinde varlığının yok denecek noktaya gelmesi, bu ülke için çok tehlikeli bir siyasal sonuç olacağı bilinmeli idi.

Akdeniz ve Ege sahillerine sıkışmış bir siyasetin Kemal Kılıçdaroğlu'nun kimliği ile Anadolu'ya, özellikle de doğuya yönelik açılım politikası, ulus ve millet sözcüklerinin arkasına saklanarak heba edilmemeli idi.

Ulus ve millet kavramlarının demagojik tanımlarıyla, ana argümanı halkçı ve sosyal politikalar olan "Sosyal Demokrat" siyasetin içi bulandırılmamalı idi.

Ve de özellikle, 30 yıldır kanlı ve acılarla dolu bir sorunun, ülke içinde bir Türk-Kürt çatışmasına dönüştürmek isteyenlere fırsat yaratılır olunmamalı idi.

Yani demek istediğimiz odur ki; tüm siyasetin dili, özellikle de iktidara talip olan sosyal demokratların dili, daha da seçici olmalıdır. Emek eksenli bir dil yerine, etnik vurgulu bir dil kullanılmamalıdır.

Ve siyaset, Yunus Emre'nin şu sözünü asla unutmamalıdır:

"Söz var kese savaşı, söz var kestire başı"