1995 senesinde Tayland'da maymunlara ceviz toplatıldığı haberini okuyunca "Ceviz Toplayan Maymunlar" başlıklı yazımı kaleme almış olmalıyım. O yazımın bir bölümünü siz değerli okuyucularım ile paylaşarak başlamak istiyorum:

"Dağ başını duman almış

Gümüş dere durmaz akar

Güneş ufuktan şimdi doğar

Yürüyelim arkadaşlar

50 yıl (Bugüne göre 75 yıl) önce şevkle ve de zevkle söylediğimiz bir marşın ilk dizeleri. Biz bunları söylerken, Tayland’da bu gün ceviz toplamayı öğrenip, insanları bu sıkıntılı işten kurtaran maymunların dedeleri, ceviz toplayarak insanlara yardımcı olmayı bilmiyorlardı. Maymuna ceviz toplamasını öğretip, kendisi sanayileşmeye yönelen Taylandlı, Dünya da oldukça iyi bir yer edindi.

Biz kendimize iyi fırsatlar yaratamadığımız gibi, elimize geçen bir kısım fırsatları da ziyan ettik.

Yazımızın başına aldığımız marşa birileri kulp taktı, unutturdu. Bunun gibi bize hız veren, ışık tutan, birliğimizi sağlayan bir çok şeyi unutturdular.

İşçilerimizin yurt dışında çalışmaya başlaması ile önümüze yepyeni bir kapı açıldı. Üç milyondan fazla vatandaşımız kazancının büyük kısmını ilk zamanlar yurdumuza getirdi. Bu kahraman insanları bazıları kazıkladı, bazıları da bilmedikleri işlere yönlendirip, hem kendileri battı, hem de alın teri dövizleri batırdılar. Sonuç yurt dışından gelen işçi dövizlerinin hızının yavaşlaması oldu.

Turist döviz getirir

Döviz refah getirir

35 yıl (Bugüne göre 60 yıl) önce başladığımız yolun sonu kötü değil ama, çok parlakta değil. Üstelik ilk 25 senede boş geçti. Bunların hepsini yazmaya ne sütunumuz yeter, ne de nefesimiz" demiş ve yazımın son bölümüne de bir not düşmüş, turizm konusun da bu gün oldukça iyi duruma gelmemizi sevindirici bulduğumu dile getirerek yazımı sonlandırmışım.

Bugüne şöyle bir bakalım dedim ve yazımı kaleme aldığım tarihten bu yana geçen 25 sene içerisinde meydana gelen değişimleri biraz irdeledim.

Özellikle Türkiye gibi sıcak döviz akışına ihtiyaç duyan ve cari açığı olan ülkeler için turizm bildiğiniz bacasız bir fabrika niteliğinde. Ancak salgın sürecinin baş göstermesi ile birlikte turizm de bu süreçten en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. Rus turistler kafileler halinde ülkemize gelmeye başlamış olsa da ülkemizin turizmde 2020 yılında hedeflediği noktaya ulaşması biraz zor görünüyor. Ama yaşanan süreci ve diğer sektörlerin içerisinde bulunduğu durumu da ele aldığımızda normal karşılamak gerekiyor.

Ancak dikkatimi çeken bir hususu paylaşmak istiyorum. 2003 yılından başlayarak 2019 yılına kadar geçen süreç içerisinde ülkemiz turizm pastasında gelirini sürekli arttırırken, turist başı ortalama harcamanın sürekli bir düşüş eğiliminde olduğunu gözlemledim.

Nasıl mı?

2003 yılında bir turist 850 dolar ortalama harcama gerçekleştirirken, 2019 yılında bir turistin ortalama harcaması 666 dolara gerilemiş durumda.

nedeni nedir?"şeklinde aklınıza bir soru geldiğini tahmin edebiliyorum. Bence bunun nedeni değişen tatil alışkanlıkları. Çünkü bir seyahat acentesi ile anlaşarak istediğiniz bir paket program ile tatilinizi dilediğiniz gibi yapabiliyorsunuz. Buda harcama alışkanlıklarının değişimine neden olduğu için, insanlar zorunlu ihtiyaçları dışında gelişigüzel harcama yapmaktan uzak duruyor. Üstelik bu geçen zaman içerisinde dolarında uluslararası boyutta değer kaybı yaşadığını unutmamak lazım.

zaman ne yapmak gerekiyor. Turizmde alternatiflerimizin olması gerektiğini düşüyorum. Deniz, kum, güneş tabii ki çok önemli ancak dünya tarihine, medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmış olan ülkemizin sınırları içerisinde yüzlerce antik kent var. Başka ülkelerin bu kadar şanslı olduğunu açıkçası pek düşünmüyorum. Çoğu akademisyen ve araştırmacı salgın sürecinden ülkemizin yıldızının parlayarak çıkacağını ancak insan alışkanlıklarının ise değişeceğini söylüyor. Bizimde bu süreçte turizm pastasından daha fazla pay elde edebilmek için unutulmaya yüz tutmuş efsaneleri ve hikayeleri yeniden hatırlatmamız gerekiyor. Bu değişim ve dönüşüm sürecine ayak uydurmalıyız. Vitrinimize yeni ürünler koymamız şart.

Kısacası artık yeni şeyler söylememiz lazım.

En güzel günler sizlerin olsun.