Çizgi filmlerle yeni tanışan çocuklar her şeyi sorgulamaya başlar. Başlangıçta nefesini tutup dinlediği masalların kısa bir süre sonra gerçek olmadığını anlar. Gerçekle yalanın arasındaki farkı öğrenmeye başladıkça öyle sorularla büyüklerin karşısına çıkarlar ki çoğu zaman anne baba çaresiz kalır.
Yorulduğu için mi yoksa hayattan bezdiği için mi bilemem ama büyümeye başladıkça öğrenme merakı kaybolur. Farklı sosyal grupların içine girdiklerinde onlar gibi düşünmeye başlar. Benzer özellikleri birbirine yakın olan anlayışlarıyla oluşan gruplaşmalar içindeki bireylerin davranışları tıpkısısın aynısı gibidir. Aynı şeylere sevinip; aynı şeylere öfkelenirler. Sevecekleri ya da sövecekleri kişiler aynıdır. Bu grupları genelde birkaç kişi yönlendirir.
Aynı şeyler konuşulur. Aynı yalana inanılır. Her topluluğun sürekli konuştukları konular vardır: cezaevinde aynı koğuşta yatan insanlar, hemen hemen her gün yeni bir af yasası çıkarır. Aslı olmayan bu sözleri sorgulamadan herkes inanır. Gün gelir, sayılı günleri bitenler valizini alıp yola koyulur.
Askerlik yapanlar ise her gün askerlik süresini kısaltan yasalar çıkarır.
Futbol taraftarları bunlardan çok farklı değildir. Bir anda coşarlar, bir anda ilk kez yüzünü gördükleri rakip takımın taraftarlarına meydan dayağı atarlar. Hakemin aldığı kararlarla bir anda coşarlar. Yeri gelir küfür ederler, yeri gelir stada inip hakemleri rakip takımın oyuncularını dövmeye kalkarlar.
Bazı insanların yanlış yaptığını yüzüne karşı söylemek, onu eleştirmek işlenecek suçların en ağırıdır. Bu türden insanların oluşturduğu toplulukları durdurmak, onların yanlış yaptıklarının yanlış olduğunu söylemek intihar etmenin farklı bir yöntemidir.
Başka kıtalarda yaşayan insanlarında bizimkilere benzer davranışları vardır. Ekonomik alanda gelişmiş kendini uygar kabul eden ülkelerde tarikat adı altında ortaya çıkan yapılanmalarda yaşananlara inanmak normal bir insan davranışı değildir. Ekonomik anlamda bir sıkıntısı olmayan, dünyanın en iyi okullarında eğitim alan kişiler söylenen yalanlarla kendi canlarına kıyarlar. Bilim insanları çaresiz kalır. Güvenlik güçleri en fazla yaşanacak acıları kısa bir süre için belki engelleyebilir.
Sadece ve sadece kendi çıkarlarını düşünen insanların büyük yalanları bir kelimeyle bir harfle sınırlı olabilir. Ancak sonuçları çok acı olur. Güzel bakmak sevaptır deyimini, GÜZELE bakmak sevaptır diye değiştirenlerin anlayışları çok farklıdır.
Bir şehrin içme suyuna lağım suyu karıştı yalanı, bir inanç merkezinin yakılıp yıkıldığı, bilmem kimin öldürüldüğü gibi klasik yalanların sonuçlarını bilmeyen yoktur.
İnsanların, insan topluluklarının zayıf yönleri bilenler, yeri geldiğinde onları kendi çıkarları için kullanmasını çok iyi bilir. İnsanlar yalan söyledikleri için ölmüyor. Ancak söylenen yalanlara inanların sayesinde insanlar ölüyor.