"Dörtnala gelip uzak Asya'dan

Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim"

diyordu Nazım...

Evet, bu memleket bizim... Alevi'siyle-Sünni'siyle, Türk'üyle-Kürt'üyle, sağcısıyla-solcusuyla bu memleket bizim...

Menemen olaylarında, 1930 yılının Aralık ayının 23'ünde, öğretmen yedek subay Kubilay'ın bir testereyle başının kesildiği bu memleket bizim...

1961'de Başbakanını ve iki bakanını,

1971'de üçe üç diyerek üç genç fidanını asıp, bugün günah çıkaranların,

Eşitlik olsun diye, bir sağdan bir soldan astık diyen darbecilerin bulunduğu bu memleket bizim...

12 Eylül darbesiyle koca bir ülkenin açık cezaevine çevrildiği, ne oluyor diyenin kapalı cezaevine sokulduğu,

Darbeye gerekçe olsun diye Çorum, Maraş, Malatya, Sivas katliamlarının düzenlendiği; Sivas'ta 33 kişinin cayır cayır yakıldığı bu memleket bizim...

Ve kahramanlık türkülerinin darbe müziği yapıldığı,

Ve halkının darbelerle terbiye edilmeye çalışıldığı,

Ve Atatürk adına darbeler yaparak, Atatürkçülüğü bir sığınak haline getirerek, Atatürk'e en büyük ihanetin yapıldığı,

Şairlerine ve yazarlarına cezaevinin mesken edildiği, şair ve yazarlarının cezaevinde yetiştiği bu memleket bizim...

Anayasası lağvedilmiş bir ülkenin darbecilerini kutlayan Anayasa Mahkemesi başkanının olduğu,

Anayasal düzeni lağvedilmiş, partileri, sendikaları, dernekleri kapatılmış bir ülkenin darbecilerini ilk kutlayan bir cumhurbaşkanının olduğu,

Siyasi liderlerin ağzından her gün birbirine küfredildiği,

Tüm söylemlerinde topluma kin ve nefret tohumunun ekildiği,

Benim ibadet yerim cemevi diyen, din eğitimindeki zorlamaya itiraz eden 15 milyon Alevi toplumun sesinin dinlenmediği bu devlet, bu memleket bizim...

34 yurttaşının öldürüldüğü Uludere olayında yaraların sarılmadığı,

Uludere halkının yüreğinde kanayan bir yara olarak bırakıldığı bu memleket bizim...

Okyanusun ve Edirne'nin ötesindeki emperyal güçler dost bilinip, komşuların düşman bilindiği,

Ve batının adına batıdan daha çok batıcı olunduğu,

Ve sevk ettiği askerlerini koruyamayıp, şehit cenazelerinde ağıtlar yakıldığı,

Ve devleti yönetenlerin bile derin devletten şikâyetçi olduğu bu memleket bizim...

12 Eylül darbecilerini ilk kutlayıp yalakalık yapan, ama bu gün darbe karşıtıymış gibi gözükerek riyakâr olan ve de bu ülkenin kaymağını yiyen iş adamalarının bulunduğu...

28 Şubat müdahalesine övgüler dizip, bugün günah çıkaran iş dünyasının, gazete patronlarının ve köşe yazarlarının bulunduğu bu memleket bizim...

28 yıldır akan kanın durmadığı,

28 yılda 5500'ü şehit 40 bin kişinin can verdiği,

İş kazalarında 11 yılda 11 bin kişinin,

Trafik kazalarında 10 yılda 43 bin kişinin öldüğü,

Hayata dönüş operasyonunda 32 kişinin hayatının söndürüldüğü bu memleket bizim...

Siyasetin inanç grupları üzerine inşa edildiği,

İnanç gruplarının birbirine karşı tahrik edildiği,

Etnik yarılmayla, birarada yaşama şartlarının yok edildiği bu memleket bizim...

Ve asırlar önce toplumsal barışın, hoşgörünün ışığını yakan Hacı Bektaşi Veli'in, Mevlana'nın, Yunus Emre'nin,

Ve baskıya, zulme, haksızlığa başkaldıran Pir Sultan'ın, Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun,

Ve insan sevgisini, aşkı, sevdayı gönüllere işleyen Karacaoğlan'ın, Aşık Veysel'in, Neşet Ertaş'ın yetiştiği bu memleket bizim...

İşte, acısıyla-tatlısıyla böyle bir memleket...

Yani bu memleket,

yani bizim memleketimiz...