Güzel ülkemde kan, ateş ve gözyaşı dinmiyor. Yüreğimiz yanıyor, içimiz kan ağlıyor.
Böylesine acılı bir günümde yazdığım şu dörtlük hislerime tercüman olur diye düşünüyorum.
Hani halden hâle girer isyan edersin,
“La Havle” çeker, bu da olmaz ki dersin,
Bağrına taş basar, katlanırsın bahtına,
Acıyla olgunlaşırmış insanoğlu neylersin! (Mehmet Özata)
1979 yılında öğretmenlikten istifa ettikten sonra Mobil Oil Türk A.Ş.’ne girerek Batman’a gittim. 3 yıl yaşadığım Batman’da insanların cehaletten kaynaklanan açlığına ve sefaletine tanık oldum. Her ailede en az 10-15 çocuk vardı.
Pek çoğunun da nüfus cüzdanı yoktu. Haliyle okuyan da yoktu, okutan da yoktu.
Yani her doğan çocuk vatandaştan sayılmıyordu.
Ailelerde çocukların hayvanlar kadar değeri yoktu.
Çorum lisesinden arkadaşım İskilip’li Cumhuriyet Savcısı Tuğdur Yazgan ve Osmancık’lı Dr. İsmail Gökgöz’le kafa kafaya vererek, bazı ailelere doğum kontrolü için doktorlar, ebeler, hemşireler gönderdik. Pek çok çocuğun da okula gitmesine yardımcı olmuştuk. Sınırlı çabamız bazı çevreler tarafından takdir edilse de koskoca Batman için elbette yeterli değildi.
Sanırım, bütün güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bu günlere böyle geldi.
Nasıl olsa “Allah rızkını verir.” diyerek sürekli çoğaldılar, okumadılar, okutmadılar ve her şeyi devletten beklediler. Diğer bölgelerdeki vatandaşlarımız “Allah devletimize, milletimize zeval vermesin” diyerek, dua ederken bunlar cehaletlerinin sorumlusu devletmiş gibi devlete de düşman oldular.
Allah fındık verir ama kırmaz. Sen okumaz, yazmaz ve hiç bir çaba göstermezsen
elbette cahil kalır, perişan olur ve PKK’nın kucağına düşersin.
Okuyup yazmazsan hayatı kavrayamazsın,
Başına her geleni kadere bağlayamazsın,
Hayat bir ibret sahnesidir, düşünsene biraz,
Her şeyi sen yaptın, kimseyi suçlayamazsın..(Mehmet Özata)
En tehlikeli insan tipi az okuyan çok inanandır. Ben de az okuyan ve çok inanan insanlardan korkarım. Ne kendilerine sevgisi, saygısı vardır, ne de başkalarına.
Önyargılarıyla, kendilerine de, ailelerine de, çevrelerine de hayatı zindan ederler.
Öyle sanıyorum ki, HDP ve PKK’nın akıl dışı istek ve dayatmaları çözüm sürecinin sona ermesine sebep oldu.
Böyle zamanlarda “sağ duyuyu sağ bulmak zordur.” derler.
Temennim odur ki, her iki tarafta bu gidişin çıkar yol olmadığını düşünerek sağlıklı bir çözümde karar kılarlar.
Devlet yetkililerinin, HDP ve aklı selim sahibi Kürt kardeşlerimizle sevgi ve saygıya dayalı bir ortamda görüşerek bu kanı ve vahşeti durdurması gerekiyor.
Bilge bir doktor; en iyi ilacın "ilgi ve sevgi" olduğunu söyler dururmuş.
Ya işe yaramazsa" diye sorulmuş. Gülümsemiş ve şöyle yanıt vermiş;
"O Zaman Dozu Arttırın!..
Dün, Çorum’da yaklaşık 10 sene SSK Müdürlüğü ve Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü yapmış arkadaşım Ertuğrul Sayhan ve eşi Hatice (Eskizara) hanım Yalıkavak’taki yazlığımda ziyaretime geldi.
Ertuğrul beyle1963-1964 yılında 6 ay İstanbul Beşiktaş Paker öğrenci yurdunda aynı odada kalmıştık. Sanırım 2004’lü yıllarda ÇORUMHABER’deki yazımda fotoğrafımdan beni tanıyarak Avukat Adnan Çırakoğlu’dan telefonumu almış ve beni aramıştı.
Elli iki senedir görüşme imkânı bulamadığımız Ertuğrul beyle yaklaşık dört saat muhabbet ederek gençlik anılarımızı tazeledik ve varlığımıza şükrettik.