TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, son dönemde bankaların uyguladığı yüksek kredi faizlerinin, üretimin ve yatırımın önündeki en önemli engellerden biri haline geldiğini söylemiş.

Hisarcıklıoğlu, bankaların, kredi maliyetlerinin çok üzerinde faiz uyguladıklarını ve böylelikle reel sektöre sırtlarını döndüklerini savunuyor.

Gerçekten, Türkiye büyüyecekse, 2023 hedeflerine en azından yaklaşmaya çalışacaksa, bu ancak yatırımla, istihdamla, ihracatla mümkün olabilir.

Ve gerçekten, tam bir kısır döngüdeyiz; faizi aşağı çekince altın-döviz fırlıyor, faizi yükseltince altın-döviz frenleniyor, ama bu defa da yatırımcı için caydırıcı bir ortam oluşuyor.

Hisarcıklıoğlu’nun iddia ettiği gibi, maliyetinin çok üzerinde kredi faizleri de cabası…

*

Ekonominin ve toplumun üst katmanlarını oluşturan iş insanlarını, yatırımcı ve girişimcileri bir yana bırakalım; orta tabaka insanlarına, yani küçük tasarruflarını değerlendirme, birikimlerinin en azından enflasyona karşı değerini koruma çabasındaki insanlarımıza bakalım.

Altın-döviz yükselirken, birikimlerini oraya kaydırıyorlar, en tepede iken düşüşe geçeceğini bilebilseler ve o noktada çıkabilseler ne âlâ, ama faiz yükselmeye başladığında, çıkışları da düşük seviyeden mümkün olabiliyor.

Çevremizden görebildiğimiz kadarıyla, küçük tasarrufçunun bu iniş-çıkışlarda kazanma şansı yok gibi…

Piyasaların gidişatını öngörebilen -çok akıllı ya da tüyo alan- bir avuç insan kazançlı çıkabiliyor ancak. Mutlak kazançlı çıkanlar ise, bu işlere hükmeden spekülatörler oluyor. Çoğunluğu da dışarıdan sıcak para getirenler…Voliyi vurup gidenler…

*

Hisarcıklıoğlu’nun bankalara yönelik eleştirisi son derece yerinde:
“Kredi faizlerinin geldiği seviye, dünya genelindeki düşük faiz ortamına uymamaktadır ve girişimcilerimizin küresel rekabette ayakta kalmalarına engel oluşturmaktadır.”

“Enflasyonun ve faiz oranlarının makul bir düzeye gelmesi için makroekonomik dengelerin gözetilmesine ihtiyaç vardır.”

“Bankalardan kredi faizleri konusunda daha sorumlu bir yaklaşım bekliyoruz. Sadece kendi gelirleri odaklı düşünmeyi bırakıp, ellerini taşın altına koymalılar.”

*

Herkes biliyor ki, çarşı-pazar enflasyonu resmen açıklananın çok üzerinde ve dar gelirliler açısından geçim sıkıntısı tavan yaptı. İşsizlik dayanılmaz boyutlara ulaştı.

Ülke ekonomisinin düze çıkabilmesi, işsizlere iş temin edilmesi ve geçinemeyenlerin dertlerine deva olacak üretim bolluğunun sağlanması için formül belli: Çok üretmek ve çok ihraç etmek.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da bunu söylüyor zaten:
“Bankalarımız da, özellikle üretim, yatırım, ihracat yapanları ve istihdam sağlayanları özenle değerlendirmeli.”

*

Pandemi süreci bize bir şeyi öğretti:

Tarım ve hayvancılık, asla ihmale gelmeyecek sektörler.

Üretenlerin elini rahatlatacak, daha fazla üretime yönelmelerini teşvik edecek her türlü önlemin alınması şart.

Aynı şekilde “sanayi” üretimi…

Aynı şekilde “bacasız sanayi” turizm…

Bütün bunlar için de genel bir “üretim seferberliği”, “birlik ve beraberlik” ruhu…

Boş tartışmalarla zaman tüketme lüksümüz gerçekten yok.