Türkiye Büyük Millet Meclisi açılalı “yüz yıl” oldu.

Dile kolay, tam bir asır…

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında oluşturulan Meclis, millet iradesinin temsilcisi olarak, hiç alışık olmadığı esarete mahkûm edilmek istenen milletin kaderine el koydu. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştırdı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.

Bu büyük tarihi olayın 100. yılını ne kadar büyük gururla kutlasak azdır.

*

Nitekim, pandemi sınırlamaları nedeniyle törenlerle kutlanamayan 100. yıl, evlerde, pencerelerde, balkonlarda, televizyonlarda, sosyal medyada (o arada gazeteniz ÇORUM HABER’de) büyük coşkuyla yaşandı, paylaşıldı.

Üç yıl sonra da Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız.

Ve eminiz ki, bu yüce millet, daha nice yüz yıllar 23 Nisan’ları, 29 Ekim’leri bağımsız, özgür, onurlu biçimde kutlamaya devam edecek.

*

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladığımız günün akşamı ise, mübarek Ramazan ayının ilk teravih namazı, camilerde, topluca olmasa da, evlerde huşu içinde kılındı. Gece de Ramazan’ın ilk orucu için sahura kalktık.

Yani, milli bayramımızı, dinimiz açısından en kutsal günlerimiz takip etmeye başladı.

Yüz yıllık bağımsızlık ve milli egemenlik…

Ardından Ramazan-ı Şerif’in huzur iklimi…

İşte bizi birleştiren ortak değerlerimiz…

Hem milli günlerimizde, hem de dini günlerimizde bir ve beraber olmanın sağladığı büyük dayanışma, büyük güç…

*

Alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa, ilâhî değerimizdir, en kutsalımızdır.

O’nun ümmeti olduğumuz için bahtiyarız, Allah’ın şanslı kullarıyız.

*

Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise, milli değerimizdir, ulusal kahramanımızdır.

Bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz açısından O’na çok şey borçluyuz.

Dolayısıyla, dini bayramlarımız gibi milli bayramlarımız da bizim için çok değerlidir.

Elbette yerleri ayrıdır, ama kendine özgü anlamlar ifade ederler.

Bu anlayışta buluşabildiğimiz takdirde, dinimizin vecibelerini de hep birlikte yerine getirebiliriz, milli duygularımızı da hep birlikte paylaşabiliriz.

23 Nisan’ın 100. yılından çıkıp mübarek Ramazan’a girerken, yine “bizi biz yapan” değerlerimize, ortak paydalarımıza vurgu yapmak istedik.

*

Kutsal Ramazan’ın, salgın belasından bir an önce kurtulmamıza ve ülke olarak ekonomik, sosyal, kültürel bakımdan yükselişe geçmemize vesile olması dileğiyle…