Sinirlerin tavan yaptığı, toplumun oynatmaya başladığı şu günlerde, biraz da olsa gülelim ve rahatlamaya çalışalım. İşte bunu için birkaç fıkra:

HAFTALIK GRUP TOPLANTISI…

Ağanın biri haftanın her Cumartesi günü, köylülerle grup toplantısı yaparmış.

Yine bir gün çok önemli bilgiler vermek üzere marabalarını, köylülerini toplamış, yüksekçe bir yere çıkmış.

Çoluk, çocuk, yaşlı, genç ‘ağa yine ne söyleyecek’ diye merak içinde bekleşiyorlar.

Ağa konuşmaya başlar;

“Marabalarım, Köylülerim; hava çok boziiir ya yağmur yağır, ya da kar yağır!”

Köylüler elleri çatlarcasına alkışlar.

“Bravo ağam yaşaaa”

Ağa devam eder;

“Köylülerim, marabalarım; taş yuvarlanır, ya ortada durır, ya derede durır!”

Köylüler yine aynı coşkuyla alkışlar.

“Bravo ağam yaşaaa”

Ağa devam eder;

“Marabalarım, köylülerim; karı hamıledır, ya kız doğırır, ya erkek!”

Köylü ağayı çılgınca alkışlarken aralarında da konuşurlar;

“Helal olsun aha bizim ağa ne çok şeyi bilir, yav ağa olmak bele bişey herhalda!”

* * *

ASGARİ ÜCRET…

Asgari ücretin “askeri ücret” sanıldığı günün birinde ABD, İngiliz ve Türk Maliye Bakanları bir araya gelmiş. Kamu çalışanlarının durumlarını görüşmekteler…

ABD Maliye Bakanı der ki;

“Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık geçimi için 1000 dolar gerekiyor. Biz onlara 1500 dolar veriyoruz.

Bunun 1000 dolarını çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 500 dolarını nereye harcıyorlar bilemiyoruz.”

İngiliz Maliye Bakanı sözü alır:

“Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık asgari geçim endeksi 1000 sterlin; biz çalışanlarımıza 1400 sterlin veriyoruz.

1000 sterlinini çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 400’ünü ne yapıyorlar bilmiyoruz.”

Bizim Maliye Bakanı sözü alır:

“Bizim kamu çalışanlarının asgari bir aylık geçimi için 1000 TL gerekiyor.

Biz 500 TL veriyoruz, gerisini nereden buluyorlar bilemiyoruz.”

* * *

MECLİS KAPISI…

Mecliste odalardan birisinin kapısı bozulmuş. Kapının tamir olması için marangoz çağırmak gerek.

Gelenek olarak iki marangoz çağrılmış, ihale açılmış.

Konu ile ilgilenen milletvekili, gelen birinci marangoza sormuş:

-Bu kapıyı kaça yaparsın?

-500 liraya yaparım.

Milletvekili ikinci marangoza dönmüş:

-Sen kaça yaparsın?

-2500 liraya yaparım.

Vekil şaşırmış.

-Nasıl yani! Bu 500 liraya yapıyor da sen neden 2500 lira diyorsun?

-Sayın vekilim, 1000 lira ben alacağım, 1000 lira siz alacaksınız. 500 lira da buna vereceğiz, kapıyı yaptıracağız.

İşi tabii ki ikinci marangoz almış.

* * *

“BEN DE BÖYLE DİYORDUM”

Churchill bir akıl hastanesini dolaşmaya çıkmış.

Dolaşırken birinin kendisiyle hiç ilgilenmediğini görmüş;

“Ben kimim biliyor musun? Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun başbakanıyım!”

Hasta gülmüş:

“Dikkat et, ben de böyle diyordum, alıp buraya getirdiler.”

* * *

MOBİLYA TİCARETİ

Başbakan bir sendika toplantısına gider ve işçinin birine:

“Geçinebiliyor musun?” diye sorar.

“Ek iş yapıyorum efendim” diye yanıt veren işçi, “Mobilya satıyorum” der.

Bunun üzerine;

“Peki, işler nasıl” diye sorar Başbakan.

“İyi sayılır efendim” der işçi.

“Ama evdeki mobilya bittikten sonra ailece ne yaparız bilemiyorum” der.

* * *

GÜVERCİN UÇURUP PADİŞAH SEÇEN HALK

Ve Demirel’den, Evren’in % 92 oyla Cumhurbaşkanı yapılışına bir gönderme:

“İki berduş kasaba meydanında avare avare dolaşırken bir kalabalığa rastlamış.

Bakınırlarken, bir güvercin uçup berduşlardan birinin omzuna konmuş. Herkes toplanmış, berduşa “Sen padişahımız olacaksın” demişler.

Berduş “Olmaz” diye ısrar etse de, inatçı kasabalılara yenik düşmüş. Padişahlığı kabul edip arkadaşını da sadrazam yapmış.

Aynı gün de başlamış zulme, boyun vurmaya, vergi salmaya…

Arkadaşı “Yapma, halk kızacak” deyince, çiçeği burnunda padişah cevap vermiş:

“Güvercin uçurup padişah seçen halka böylesi az bile.”