Yine şiirler okundu, yine nutuklar atıldı onun için. "Atam, sen çok büyüksün" denildi. "Sen kalk ben yatam" da denildi. Anıtkabir'e sel gibi insanlar akın etti. Yine birilerine Atatürk düşmanı, birilerine koyu Atatürkçü denildi.

Yine büyük resimler asıldı. Saygı duruşları yapıldı.' Ama bu topluma yine de Atatürk anlatılamadı. Ancak anlatılmaya devam edildi.

Önce bir soru: Bu toplumda mı bir anlama eksikliği var? Bu topluma Atatürk'ü anlatanlarda mı? Biraz kaba oldu ama yazıma böyle bir soru ile başlamak istedim. Amaç, toplumu ve Atatürk'ü anlatanları eleştirmek değil ama bir gerçeğin görünmesini sağlamak.

Çünkü:

-89 yıl hem Atatürk, hem cumhuriyet anlatıldı.

-74 yıl Atatürk'ü anma programları yapıldı.

-Tarihlerde Atatürk, bayramlarda Atatürk anlatıldı.

-Her yerde, her toplantıda Atatürk adına saygı duruşları yapıldı.

Ama yine anlatılamadı, yine anlaşılamadı Atatürk...

-yüzlerce ağıt, binlerce şiir yazıldı.

-Ve binlerce kitap yazıldı Atatürk'ü anlatan.

- On binlerce, yüz binlerce yazılar yazıldı onun için.

- Binlerce programlar yapıldı onu anlatmak için. Ama yine anlatılamadı, yine anlaşılamadı Atatürk...

-Okullar, evler, daireler, iş yerleri, kurumlar Atatürk büstleriyle, Atatürk resimleriyle dolduruldu.

-Dernekler kuruldu Atatürk adıyla.

-Okullara, yollara, caddelere adı verildi.

-Kültür sarayları, kültür mekanları yapıldı Atatürk adıyla.

Yine anlatılamadı, yine anlaşılamadı...

-Atatürk köşeleriyle dolduruldu okullar.

-Yüzlerce, binlerce Atatürk albümleri yapıldı.

-Yüzlerce, binlerce Atatürk fotoğrafı sergilendi.

Yine anlatılamadı, yine anlaşılamadı...

-Yürüyüşler yapıldı Atatürk adına.

-Mitingler yapıldı Atatürk adına.

-Darbeler yapıldı Atatürk adına!

Galiba yine anlatılamadı, anlaşılamadı...

Oysaki çocuk yaşta Atatürk adıyla büyüdü bu toplum. Atatürk adı, Atatürk devrimleri, Atatürk ilkeleri adeta beynimize kazındı.

Peki, ne oldu da Atatürkçü çizgiden ayrılındı diye endişe edildi ve de ediliyor?

Ne oldu da toplum Atatürkçü ve Atatürk karşıtı gibi yarılmış görünüyor?

Şimdi baştaki soruyu bir kere daha soralım: Atatürk'ü biz mi anlatamıyoruz, yoksa toplum mu anlayamıyor? Ya da toplumun bir kesimi mi anlayamıyor? Yani çok mu zor Atatürk'ü anlatmak ve anlamak?

Galiba bu işte bir sakatlık var. Toplumun bir kesiminde Atatürkçü değerler aşınıyor, Atatürkçü çizgiden çıkan bir toplum oluşuyor diye büyük bir endişe var ise, eğitim sisteminde ve Atatürk'ü anlatım yönteminde bir sakatlık var demektir.

Eğer bu ülkenin aydınları, 89 yıllık bir cumhuriyet döneminde kurucusunu topluma kabul ettiremediğini sanıyor ise, kurucusunu halen tartışılan bir konu yapıyor ise, bu işte bir sakatlık var demektir.

Özellikle sivil siyaseti savunan, "siyaset yapacaksanız asker elbiselerinizi çıkarın" diyen Atatürk'ü anlatmak için halen askeri görüntülü resimleri, kalpaklı resimleri kullanılıyor ise, bu işte bir sakatlık var demektir.

Gelişmiş hiçbir ülkede kurucusunu koruyan yasa ve dernekler yok iken bizde var ise, halen Atatürk'ü anlatmaya büyük bir ihtiyaç duyuluyor ise, bu işte yine bir sakatlık var demektir.

Bir kesimin gözünde Atatürk bir "Tabu" haline getiriliyor, diğer bir kesimin gözünde "Deccal" gibi bakılıyor ise, bu işte çok hem de çok büyük bir sakatlık var demektir.

Aslında bu toplumun Atatürk'le bir sorunu yoktur. İmparatorluğun kalıntılarından bir cumhuriyet kuran, çağdaş bir toplum yaratmayı hedeflemiş olan Atatürk'e sevgisi büyüktür. Bu ülkede sağcı-solcu, Alevi-Sünni bütün halkın saygısı ve sevgisi yüksektir Atatürk'e.

Sorun toplumda değil:

Sorun Atatürk'ü anladığını sananlarda, Atatürk'e ve cumhuriyete itiraz edenlerde... özellikle Atatürk karşıtlığını siyasal bir kamplaşmanın aracı haline getirenlerde...

"Yurtta sulh, cihanda sulh" diyerek bugünkü Türkiye'ye ve dünyaya hedef gösteren bu kişiyi anlatamayanlarda...

"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır..." diyerek cumhuriyeti topluma emanet etmiş bu tarihi kişiliği tabulaştıran ve anlatamayanlarda...

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanlığı yapmış Kemalist bir aydın olan Yekta Güngör Özden konuyu şöyle özetliyor;

"Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zaferle taçlandıran Mustafa Kemal'i, tanımış ve anlamış olamadığımız için tanıtamadık ve anlatamadık."

Dileğimiz odur ki, bu tarihi kişiliği önce anlatanlar anlasın... Günlük siyasal polemiklere araç edilmesin... Toplumda kin ve nefret tohumlan yeşertilmesin...

Çünkü o, bu toplumun yetiştirdiği en büyük ortak değeridir.