(MUHAMMET İKBAL1873-1938)

Pakistan’lı filozof Muhammet İkbal’in bu sözünü çok severim.
İnsanlar dine dayandıkça hayatın gerçeklerinden ayrılıyor ve yaşantılarının boyutları daralıyor. Elhamdülillah, hepimiz müslümanız.
Din ile dünya işlerini birbirinden ayırt etmek demokrasinin vazgeçilmez ölçütüdür.
Batı dünyası14-15 ve 16. yüzyıllarda korkunç din savaşları sonrası Rönesans ve Reform yaparak, kiliseyi bugünkü konumuna getirdi. 17 ve 18.yüzyıllarda da aydınlanma çağını başlatarak uygarlığın doruk noktasına ulaştı.
Asırlardır doğu dünyası İslamiyeti hurâfelerden arındıramadı. Cehaletin yarattığı kargaşayla, “Allah-ü Ekber” diyerek din kardeşleriyle savaştı durdu.
Batı dünyası ile doğu dünyası arasındaki gelişmişlik farkı hep içimi acıtır.
Onlar göklerde gezinirken bizim yerlerde sürünmemizi bir türlü kabullenemiyorum.
Rahmetli Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı zamanında Anadolu aydınlanması için 17 Nisan 1940’da kurulan Köy Enstitüleri örümcek kafalı yöneticiler tarafından kapatılınca Anadolu’nun ışığı tamamen söndü.
Köylerde doğan güneş, Enstitüler kapandı,
Cehalet mayalandı, Anadolu karardı,
Bu yüzden insanlarım okumuyor, yazmıyor,
“Kara bahtım “diyerek kaderine ağlıyor…(Mehmet Özata)
Köşe yazılarımda bu başlığı çok kullandığım için çok eleştirildim. “Hocam, doğuya (şarka) haksızlık ediyorsun,” diyenlere şu dörtlüğümle yanıt verirdim.
Batı her şeyi sorgular, felsefeye tapar,
Doğu her şeye inanır, felsefeye yan bakar,
Biri eleştirel akılla düşünür, yapar, yapar,
Biri,” her şey Allah’ın hikmeti “der, yatar, yatar…(Mehmet Özata)
İktidarlar, “Neden, niçin, nasıl, nerede, ne zaman?” diyerek, her şeyi sorgulayan aydın insanlardan hoşlanmıyor. Milletin cahil kalması, milletin hakimiyetini cehaletin hakimiyetine bıraktığı için bocalayıp duruyoruz.
Her gün televizyonlarda din adına ahkâm keserek, cenneti anlatan insanları gördükçe içim daralıyor. Daha CD ile CV (özgeçmiş) farkını bilmeyen profesörlerin hurâfeleriyle yeni bir cahil nesil daha yetiştiriliyor.
Uğur Gürsoy’un uluslar arası “BAADDİN” karakteri, ilginç karikatürlerle ülkemizde yaşanan olayları mizahi bir dille çok güzel yorumluyor.
Baaddin, “Gelecek nesillere bir tavsiyem var, gelmeyin!” diyor.
Yine Baaddin, “ Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlunu öldürdüğünü 600 sene sonra öğrenen bu millet, 17 Aralık’tan sonra yaşananları 2000 sene sonra öğrenir” diyor.
Doğu (namı diğer şark) maalesef, tarihin her döneminde sefilleri oynadığı için 20.yüzyılın başında Mehmet Sadi Bey ahval-i perişanımızı şöyle dile getirmiş.
Şevki Bey üstadım da bu güzel şiiri Uşşak makamında bestelemiş.
Gülzâra nazar kıldım, vîrâne misâl olmuş;
Seyrân ü safâlar hep bir hâb ü hayâl olmuş.
Güller sararıp solmuş, bülbülleri lâl olmuş,
Gam mevsimidir şimdi, zevk emr-i muhâl olmuş.
Sabr et gelir ol demler, kim ehl-i dilânındır,
Derd üstüne derd olmaz, derd şimdi hazânındır…
(Gül bahçesine baktım virâneye dönmüş. Yaptığımız gezmeler, eğlenceler hayal olmuş. Güller sararıp solmuş, bülbüller susmuş. Gam zamanıdır şimdi, zevk-ü safa olmaz. Sabret, eski günler belki gelir. Dert üstüne dert olmaz, dert şimdi hazânındır.)