“Çin polisi eski belediye başkanının evinde 13.5 ton altın buldu”

Çin polisi, Danzhou Eski Belediye Başkanı Zhang Qi'nin evine gerçekleştirilen operasyonda, evin bodrum katına gizlenmiş 13.5 ton para ve altın buldu.

Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe. / Ahmet Kaya

*

Büyüklerimizin dilinden düşürmediği bir söz vardı: “eğri oturalım, doğru konuşalım.” Bizlere yalan söylemenin ne kadar yanlış olduğunu büyüklerimiz fırsat buldukça anlatırlardı. Yalan söz, yeri gelir ayıp olurdu; yeri gelir günah olurdu.

Haram-helal kavramı vardı. Başkalarının hakkını yiyen, hırsızlık yapan insan yaşadığı çevreden dışlanırdı. Onların yakın çevresi, ailesi yapılanlardan dolayı huzursuz olurdu.

Bizlere öğretilenlerle, günlük hayatta gördüklerimiz birbirine ters düşüyordu. Bir süre kararsız kalanlar, iki şıktan birini seçmek zorunda kalıyordu. Ya doğru bildiği yoldan sapmayacak; ya da eline geçen fırsatları “en iyi şekilde” değerlendirecekti.

Hafta sonu dünyanın en kalabalık ülkesinden gelen haber, bir anda gündeme oturdu. İşini bilen, sayın başkan kazandığı paralardan yaptığı tasarruflarla küçük çaplı bir altın birikimi yapmış. Onun gibi akıllı insanlar, bütün paralarını aynı yerde saklayacak kadar aptal değildir. Belki başka yerlerde, başka alanlarda benzer birikimleri, küçük çaplı yatırımları olabilir.

Düğün mevsiminde eşten dosttan gelen davetiyeler için altın mı taksam, para mı taksam hesabını yapanlar, kredi kartının yardımıyla takı takanlar ne kadar çaba gösterirse göstersinler tonlarca altını biriktiremezler.

Çokbilmişler bu başkanı eline geçirmiş olsalar ilk fırsatta şehrin göbeğinde darağacında hemen sallandırıverirler.

Nasrettin hocanın bir fıkrası vardı: oğlunu çeşmeye su getirmesi için gönderirken öncelikle testiyi kırmaması için bir tokat atarmış. Meraklı komşularına “testi kırıldıktan sonra tokat atmanın bir anlamı yok” dermiş.

Çin’de yaşanmış olan olayın benzerleri ne yazık ki ülkemizde fazlasıyla yaşanıyor. Aynı partiden farklı şehirlerde belediye başkanı seçilenler var. Diğer belediye ise borç batağına saplanmış. Hizmet yok; belediye çalışanları bile düzenli maaşını alamıyor. Bir başkan şehre hizmet için gecesini gündüze katıyor.

Şehirlerden birinde yaşayan herkes takdir ediyor. Diğer başkana ise oy verenler dahil herkes ağza alınmayacak sözleri söylemek zorunda kalıyor.

Sorun sadece belediye yönetimlerinde değil. Yaz tatilinde bir öğretmen evine gitmiştim. Her şey dört dörtlüktü. Onun yakınlarında başka bir öğretmen evinde ise ağız tadıyla bir bardak çay içemedim.

Aynı yönetmeliklerle yönetilen aynı çevrede tıpkısının aynı olan iki öğretmenevi. Birinde yapılacak işler, işin ehline bırakılmış. Diğerinde ise sayın müdürüm bütün sülalesine hizmet götürmüş.

Beterin beteri varmış. Dürüstçe çalışanlardan bin defa özür diliyorum. Ne yazık ki köy dernekleri, vakıflar çeşit çeşit yerlerde başkan seçilenler aynı şeyleri yapıyor. Adam inşaat amelesi. Kazma kürek kullanmaktan başka bir şey bilmez. Eline bir kitap, bir gazete almamış. Eline geçen fırsatı iyi değerlendirip bilmem nerenin başkanı olmuş. Başkasına güvenmediği için o kuruluşun çaycısı, yemek yapanı, bulaşık yıkayanı, lavabo temizleyeni onun akrabası. Onun izni olmadan kuş uçmuyor.

Özelikle para alışverişinin yoğun olduğu yerlerde insanların vicdanın sesini dinlemek yerine başka çözüm yolları aranmalı. Nasrettin hoca gibi suç işlenmemesi için gereken önlemler alınmalı. Yapılan harcamaların, gelir kaynaklarının hesabı yapılmalı.

Bunlar yapılmazsa fırsatını bulan yüzlerce apartman dairesinin, tonlarca altının sahibi olabilir. Para kaynağının az olduğu yerlerde ise birileri bir öğün yemeğin hesabını yapar.

Yapılanın adı hırsızlıksa; söylenenin aslı yalansa, bunun büyüğü küçüğü olmaz. Kim yaparsa yapsın hırsızlık hırsızlıktır; yalan yalandır.