Çocukluk yılları…  Bir an önce büyümek istediğimiz, yaşadığımız sürece gülümseyerek; iç çekerek anımsadığımız yıllar.
Elimize üç beş kuruş harçlık geçtiğinde bakkala koşardık. Bayramlarda, genelde büyük şehirlere yerleşenlerin verdiği harçlıkların keyfine diyecek yoktu.
Bakkallar, uğrak yeriydi. Ticaretten önce komşuluk hatırı gelirdi.  Mahalle bakkalı müşterilerini yakından tanır, kimin tenceresinde ne kaynadığını bilirdi. Veresiye defterinde sıkıntıda olanların ayrı bir yeri vardı. Komşular arasında sohbetler edilir, insanlar evlerinin anahtarını güvenle geçici olarak onlara bırakırdı. Görücülerin, kiralık ev arayanların uğrak yeriydi. Köylerde bakkal amcaların yeri, aynı zamanda kahvehane gibiydi.
Ferhan Şensoy, Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı tiyatro oyununu yazıp oynadı. İlgiyle izlendi, kahkahalar atıldı. 
Şehirler büyüdü. Merkezi yerlerde marketler açıldı. Sayıları, çeşitleri artı; hiper oldu, süper oldu.  Gross marketler kuruldu. Yerli yabancı ortaklığıyla mantar gibi çoğalmaya başladı. Alışveriş merkezlerine dönüştü. 
Satıcı para kazanıyordu. Tüketici daha ucuza sayısız çeşit arasından kendisi seçim yaparak dilediği ürünü satın alabiliyordu. Bakkal amcaların yerini, konusunda uzman kişiler alıyordu. Ürünlerin reyonlara yerleştirilmesi, ışıklandırma, reklamlar, güler yüzlü satış temsilcileri her şey ama her şey tüketiciye hizmet olarak sunuldu.
Büyükler, küçükler, beyler bayanlar marketlere koştular. Bakkal, manav aklınıza gelebilecek her türden satış yerleri reyonlarla bir alanda toplandı. AVM adı altında açılan alış veriş  merkezlerinin sineması, lokantası, eğlence merkezi vardı. İnsanlar birden çok bankanın kredi kartlarını taşıyordu. Çarşıdan pazardan gramla, taneyle alınan ürünlerin yerini tüketim çılgınlığı aldı. İnsanlar, uzmanların hazırladığı tuzaklardan etkilenip çoğu işine yaramayacak ürünler satın almaya başladı
Mahalle aralarında bile yan- yana, karşı -karşıya marketler açıldı. Bakkallar manavlar küçük sermayeli satıcılar piyasadan silinmişti.  Meydanda başka rakip kalmadığından birbirlerini yemeye başladılar. Öncelikli olarak uluslararası marketler zincirleri ülkemizden çekildi. Adı, büyüklüğü farklı olan marketler kazançlarını artırabilmek için daha ucuza ürün satmak zorunda kaldılar.  Ürünlerin kalitesi düştü. Sağlıksız ürünler çeşitli satış hileleriyle bizlere sunuldu. Market çalışanlarının maaşları azalırken çalışma süreleri arttı.
Marketler acımasız rekabet sonucunda kapanmaya başladı. Bazılarının adı bazılarının sahipleri değişti.
Önce bakkal amcalar, sonra market sahipleri kaybetmeye başladı. Aslına bakarsanız asıl kaybedenler tüketiciler, yok pahasına emeğini satan üreticiler oldu.