İnsanlık tarihi boyunca, çok büyük salgın hastalıklar yaşandı.

En korkuncu olarak 1918 yılındaki “İspanyol Gribi” hatırlanıyor. Bu pandeminin, 40 ilâ 100 milyon insanın hayatına mal olduğu tahmin ediliyor. Gerçekten dehşet verici…Birinci Dünya Savaşı’ndaki insan kayıplarından çok daha fazla bir kayıp söz konusu.

Şimdi ise dünya, hayatta olanların hatırlayabildikleri en ağır, en fazla insan kaybına yol açan salgın hastalığı yaşıyor.

Dünyada, vaka sayısı 5 milyon 650 bin civarlarına ulaştı, ölü sayısı da 350 bini aştı.

Ülkemizde ise vaka sayısı 160 binin üzerinde, bunlardan 4.461 vatandaşımızı kaybetmiş durumdayız.

Salgının başlangıcında öyle ürkütücü bir tablo ile karşı karşıya kalmıştık ki, çok daha kötü bir felaketten korkuyorduk.

Elbette acımız çok büyük, tek bir vatandaşımızı kaybetmemiz bile üzüntü verici, ama Amerika’ya, Avrupa ülkelerine bakınca teselli buluyoruz.

Kaybettiklerimize rahmet, tedavisi devam edenlerimize şifa diliyoruz.

*

1 Haziran Pazartesi günü itibariyle, tedbirler biraz daha gevşetilecek, normalleşmeye doğru yeni bir adım atılacak.

Bir kısım insanlarımız yaş sınırı nedeniyle, bir kısmı da kronik hastalığı olduğu için risk almama adına iki ayı aşkın süredir evinden çıkmıyor.

Çok bunaldılar, çok usandılar, biliyoruz.

Bu durum, ne yazık ki bir süre daha devam edecek. Ama, risk almaktansa bu sıkıntıya katlanmak gerekir.

Aydınlık, güzel günler yakındır diye güçlü bir umut besliyoruz.

Bu umut ve inançla, bir süre daha dişimizi sıkacağız, hep birlikte.

*

Bu sürede, özellikle sanat adına güzel çabalara tanık olduk.

Profesyonel, amatör pek çok sanatçı, evinden konser verip sosyal medya üzerinden sanatseverlere ulaştı.

Ressam ve heykeltraşlar, yine sosyal medya üzerinden eserlerini sergileyerek sanat ortamının çölleşmesine fırsat vermemeye çalıştılar.

Sanal olarak müzeler, sanat galerileri, antik kentler gezildi.

Bütün bunlara rağmen, geride kalan 2.5 aylık sürede ciddi bir “sanat açlığı” oluştuğu muhakkak.

Önümüzdeki birkaç ay da “kısıntılı yaşam” devam edecektir, ama sonbaharla birlikte kültür-sanat ve gösteri dünyasının büyük canlılık kazanacağını tahmin etmek zor değil.

Çorum’da da ayların birikiminin, Eylül ayından itibaren “patlama” yapacağını, sanat adına gözümüzün, gönlümüzün doyacağını umut ediyoruz.

Haydi, sonbaharda dolu dolu sanat günlerine…