BUNLARI NİYE ANLATTIK?

Bunları cumhuriyetini kuran kişilerin ırk ve din saplantısı olmadığını vurgulamak için anlattık. Asıl din saplantısı maalesef bugün Ayasofya olayında yaşanmıştır.

-1-En büyük yanlış 1935 yılının yöneticileri Atatürk dâhil din karşıtı gibi gösterilmiştir. Asla değillerdi. Onlar dini istismar eden yobazlara ve tekkelerde halkı ilimden, fenden uzaklaştıran cahil şıhlara, cahil hocalara karşı idiler. Maalesef Ayasofya’nın MÜZE OLMASINI, tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi halka lanse ettiler. Tekke ve zaviyelerin kapatılması başka bir iş, ayasofya’nın müze olması başka bir iş. Tekke ve zaviyeler cahiller yuvası, miskinler tekkesine dönmüştü. Oysa ki AYASOFYACAMİİNİN müze olması asla bir kapanış ve bir tenzili makam değildir. Bilakis tüm dünyaya açılmak demektir. Daha değerli olmaktır.

Tekkelerden, yobazlardan rahatsız olan bir tek ATATÜRK VE AYDIN KESİM değildir. Mehmet Âkif Ersoy gibi, Ziya Gökalp gibi, ,…, bir çok Osmanlı aydını rahatsızdır. Zira o cahil zümre her türlü yeniliğe karşı geliyordu. Hatta dini bile yanlış anlatıyorlardı. Ahmet Yesevi gibi, Mevlâna gibi, Hacı Bektaş gibi, Hacı Bayram gibi, Yunus Emre gibi, Kaygusuz Abdal gibi ulvi seviyeden anlatmıyorlardı. Anlattıkları din bile cahilâne bir din idi. (2)

-2-Kimse Fatih’te ki KARİYE KİLİSESİNİN de müze yapıldığını anmamaktadır.

-3-En ayıbı ve cahillik olanı ise, bazıları, Ayasofya Camiinin müze olarak tüm dünyaya açılmasını, Mescid-i Aksa’nın İsrail işgalinde olması ile aynıkefeye koymuştur. Ayasofya’nın zincirleri kırıldı. Sıra Mescid-i Aksa’da demeye başladılar. Bu büyük bir gaflet ve cehalettir

Ayasofya bizim mülkümüzde bizim tasarrufumuzda bir mabettir.Mescid-i Aksa İsrail işgalindedir. Ayrıca İsrail Kudüs’ü başkent yapmıştır. Ayasofya İslâm’a ve Müslümanlara inat olsun diye müze yapılmamıştır. Müze yapma kararı verenler İslam karşıtı ve namaza karşı kişiler değildir. Ayasofya,Müslümanlar içinde namaz kılmasın diye müze yapılmadı.Memlekette müzeye ihtiyaç vardı.Hem Müslim ve hem gayrimüslim dünyasında kutsal bir mekân olduğu için Ayasofya seçildi.

Türkiye o tarihlerde yıllarca müze kültürü ve müze tecrübesi olan bir ülke değildi. Müze demek ziyaretçi çekmek ve gelir getirmesini temin etmek demektir. Ayasofya’dan alâ bu şartlarda bir mekan yoktu. Olay bu. Karar doğru ve bugün dahi Müze olması için Ayasofya’dan daha alâ mekân yok.Bütün dünyada ve bizim bütün illerimizde müze olacak binalar zaten kendileri tarihî özelliği olan binalardır. Çorum’da da müze olan bina EN AZ 150 YAŞINDA tarihî özelliği ve kıymeti olan TAŞ MEKTEP’TİR.

---------------------------------

(2)”İlim Müslüman’ın yitiğidir -İlim Çin’de bile olsa gidin alın-, İlim kadın erkek her Müslüman’a farzdır- Ben abid olarak gelmedim. Ben muallim olarak geldim- Alimin mürekkebi şehidin kanından kutsaldır- İlim, ibadetten üstündür- Alimin uykusu cahilin ibadetinden üstündür. Bir anlık tefekkür, bin yıllık ibadetten üstündür” buyuran hazreti Muhammed’in sözüne rağmen;…Ve Kuran’ı Kerim’de yüzden fazla yerde Cenabı Allah “İnsanlar düşünmez mi?- Düşünenler için burada çok hikmetler vardır- Biz sözümüzü düşünenlere söyledik- elbette bunda düşünenler için bir ayet vardır-… ” gibi sözlerle insanları düşünmeye ve tefekküre sevk etmekte iken, yobazlar ve yobaz şıhlar ‘”sen düşünme- sen meal okuma- sen Kur’anı anlamazsın- sen beni dinle- sen bana uy sana yeter” diyerek halkı aktif, etken, araştırıcı, sorucu, sorgulayıcı ve yaratkan olmaktan alıkoymuşlardır. Namı meşhur olup halk nazarında muteber pek çok yobaz vardı. Bunlar Avrupa’nın icat ettiği ilme, fenne, teknolojiye ve malzemeye mundar gözü ile bakardı. Bu cahiller o ilmi ve fenni kim icat etmiş ona bakarlardı. O kişi onlara göre gâvur idi. Onlar gusül etmedikleri için icat ettikleri, Müslüman’ın onları kullanması caiz değildi. Daha orta mektepte iken böyle insanlar ile tanıştım ve tartıştım. İmam-Hatip okuluna gitmediğim için beni gâvur okulunda okuyor olarak görüyorlardı. Senin okuduğun fizik, kimya, tarih, coğrafya kitapların besmele ile başlamıyor, diyorlardı. Ben her sabah besmele ile kalktığımı ve sınıfa besmele ile girdiğimi söylesem bile, kitaplarım Lâtin harfleri olduğu için kefere kitapları idi. Hiç bir değeri yoktu

Maalesef İslam ülkelerinde nice genç beyinler, mucit ruhlu insanlar, bir icat ve keşifte bulunsa, Allah’ın işine karışıyor diye kızdılar. Dünya tamahı dediler, dünya işi dünyada kalır dediler. Bu yüzdendir ki, 500 senedir Müslümanların bir tek icadı ve keşfi yok? Neden? Biz Müslümanlar geri zekâlı mıyız? Yoksa Avrupalı bizden üstün zekâlı mı?

İşte o kapanan tekkeler, halkı ilimden fenden uzaklaştıran yobazlar ile dolu idi. Müslüman bir kişi ne yenilik yapsa ya günah, ya haram, ya yasak idi. Ama o karnına kadar sakallı, kel kafalı, cübbeli ve sarıklı kişiye biat edersen cennetlik idin. Mustafa Kemal ATATÜRK işte bu cahil, sarıklı, sakallı, sırıklı, cübbelilere karşı idi. Birçok yerde Atatürk ilk işe başlarken, bir açılış yaparken daima yanında kâmil din adamları vardır. Dua ile açmıştır, dua ile başlamıştır. İleriki sayfalarda ATATÜRK’ÜN İslam’a daha ne gibi faydaları olmuş göreceksiniz.

(SÜRECEK)