İstanbul’un gecekondu semtlerinde TOKİ’nin yaptığı yenilemeler devam ederken lüks semtlerde, lüks sayılacak apartmanlar yıkılarak yeniden yapılıyor.
Bu pahalı değişimi şöyle sıralayabiliriz:
a) İstanbul’un olası depreminin şiddeti düşük tutularak yanlış hesaplar yapılmıştır.
Binaların , demir hesaplarının bu bakımdan düşük tutulması çimento dozunun da gereğinden az olması ayrıca deniz kumu kullanılması; yıkılarak değişimi acil hale getirmiştir.
Biz yazımızda Anadolu’nun problemlerini vurgulamak istiyoruz.Bu kısım Anadolu’yu pek ilgilendirmiyor.
b)Otopark konusunun daire başı tek araba olarak hesaplanması veya hiç düşünülmemiş olması büyük sorun yaratıyor.
Yeni projelerde, bahçenin altı her daire için iki arabalık garaj olarak tasarlanıyor.Bu tasarımın küçümsenmeyecek maliyeti var ama arabaların korunması, yıkanma masraflarının azalması bu maliyeti zamanla amorti ediyor.Ayrıca trafik rahatlıyor .Çevre düzenlemesi, bahçe güzelliği de işin cabası oluyor.
Bahçesinin altını kapalı garaj üstünü donanımlı bahçe yapan projeler teşvik edilmelidir.Yazımızın ana hedefi budur.
Anadolu’da arabalar için otopark gereksinimi göze çarpmaya başlamıştır.Çok sürmeden kendisini etkili bir şekilde gösterecek,daha ileri yıllarda İstanbul’da olduğu gibi “Yık –Yenile!” noktasına kadar gidecektir.
Yıkıp yenilemek gelişen teknolojinin sağladığı konforu kazandırmak bakımından iyidir ama çok yüksek maliyetlidir. Hem yapılmış yatırım boşa gidiyor, hem de, yıkma, molozu kaldırma, moloza yer bulma gibi sorunlarla karşılaşıyor…
İstanbul’un bazı semlerinde, inşaat yenilemeye örnek olacağını düşündüğüm bir duruma tanık oluyoruz. Bir arkadaşımın anlattığına göre onların sokaklarında bulunan iki apartman birleşip dört katlı apartmanlarını 14 katlı hale getiriyorlar.Bunlar toplam 32 daireden bitişik iki apartman,şimdi tek apartmanda ,42 daire şeklinde oluşacak ve çok daha küçük sahaya oturacak.
Bu şekilde bahçeleri büyüyor, en az on katı deniz manzarası ve geniş ufku oluşuyor.Bu durum temiz havaya ulaşımı da sağlıyor.Bahçelerin büyümesi de altına kapalı garaj yapımını kolaylaştırıyor.
Bu örneği Anadolu için uygulamak biraz zor.Çünkü bu dairelerin her biri milyonun üstünde satılıyor. Anadolu’da bunun karşılığı beşte bir hatta onda bir ama buna karşılık bahçe altına yapılacak otoparkın maliyetinde İstanbul ile Anadolu’nun farkı yok.
Yani bahçe altına yapılan iki arabalık otopark İstanbul’un lüks semtlerinde daire başına %3 külfet getirirken ,bu oran Anadolu’da %15 hatta daha fazlasını buluyor.
Bu bakımdan müteahhitlerin müşteri bulması zorlaşacak, apartmanların kapalı otoparklarına soğuk bakılacak, çoğunlukla yapılmayacaktır. Yapılmayınca da arabalar sokakları tıkamaya, şehrin görüntüsünü bozmaya devam edecektir. Arabaların yıpranması da azımsanmayacak milli kayıptır.
Çözüm bence; devlet katkısında,teşviktedir.
“Devlet böyle bir yükü neden yüklensin?”sorusuna yanıtım “Sonraki yıllarda daha ağır fatura ödememek için yüklensin!”olacaktır.
Yazımızın yerel seçimler arifesine denk gelmesini şanslı buluyorum , bakarsınız belediyecilerimize ışık tutar,işe yarar.
Bir de bu ortamda sataşmasız,kavgasız yazı yazabilmek marifet haline geldi.
Öğünmek gibi olmasın da, böylece önemli bir marifeti göstermiş oluyorum!
En güzel günler sizlerin olsun.