Bugün özellikle küçük çocukları olan anne-babalarla biraz söyleşmek istiyorum. Eğitimci olarak geçirdiğim elli yıl öyle ya da böyle bir şeyler kattı bana, bir şeyler öğretti, deneyim kazandırdı. Şimdi de bunları gençlere aktarmakla geçiyor günlerim.

İşte tam da bu noktada siz anne ve babalara da bazı önerilerim olacak. Sakın bunları nasihat olarak kabul etmeyin; sadece sizlerin şu anda yaşamakta olduklarınızı daha önce yaşamış ve yaşayanlara yol göstermiş birinin deneyimleri olarak değerlendirip öyle kabul edin.

Her şeyi okuldan ve öğretmenlerden beklemeyin. Unutmayın ki eğitim ailede başlar. “Hocam, bizimki eve gelince montunu yatağının üstüne atıyor. Siz söyleyin de askıya assın.” şeklinde şikâyetle gelmeyin. Biraz sorumluluk verin. Marketten alacağı silgi için giyinip de siz gitmeyin. Evi ile okulu arası 100-150 metre olan aileler; lütfen çocuklarınız biraz yürüsün. “Ortalık kötü” diyerek servise bindirmeyin. Ödevini siz yapmayın ya da internetten indirip eline tutuşturmayın. Bırakın, kendisi çabalayıp “bunu ben yaptım” övüncünü -biraz kötü olsa bile- yaşasın.

Öğretmenin, çocuğunuzla ilgili eleştirilerinde hemen lâfı ağzından alıp onu susturarak çocuğunuzu savunmaya geçmeyin. Bırakın, öğretmen söyleyeceğini bitirsin. Belki de çok önemli bir noktaya değinecektir. Ya da “Bizimki öyle şey yapmaz ama hep o arkadaşları yüzünden” diyerek suçu başkalarının üzerine yıkmayın. Unutmayın ki, biz ne isek arkadaşımız da odur.

Bizim nesil, anne ve babasından sevgi sözcüğü duymadan büyüdü. Lütfen “biz babamızdan böyle gördük” diyerek siz de aynısını yapmayın. “Seni çok seviyorum” sözcüğünü söylemek o kadar da zor değil. “Onlar sevdiğimizi zaten biliyor, bunu ayrıca söylemeye gerek yok” mantığı artık yürürlükten kalktı. Onları her zaman kollarınızın arasına alıp vitamin alışverişi yapmaktan geri durmayın. Çünkü davranışlar sözden çok daha etkili oluyor.

Onlara zaman ayırın ve bu birliktelikten zevk aldığınızı açıkça belirtin. Birlikte planlar yapıp uygulayın. Özellikle baba-oğul ve anne-kız birlikteliklerinde maceralı etkinliklere yer verin. Ev işlerinde sorumluluk verin; kendi söküğünü dikmesini, ütü yapmayı, yatağını, dolabını, odasını toplamayı ona bırakın. Unutmayın ki, dünya bilişim merkezi olan ABD’nin Silikon Vadisindeki patronların çocuklarının gittikleri okulda bilgisayar kullanımı yasak; karatahtada eğitim-öğretim yapılıp, çocuklara kendi giysilerini kumaştan kesip dikmeyi öğretiyorlar. Çünkü asıl zekâ geliştiren etkinlik bunlarmış.

Evde günün belirli bir anında ya da haftanın belli bir gününde tüm ailenin bir araya gelip söyleşi yapacağı bir zaman diliminiz olsun. “Ne konuşalım ki!” diye düşünürseniz toplantıyı bitirince ne kadar çok ortak paydanız olduğuna kendiniz bile şaşakalırsınız.

Başarıya değil, dürüstlüğe, ahlâklı davranışa prim verip o yönde teşvik edin. Unutmayın ki ne kadar başarısız olursa olsun o yine sizin çocuğunuz ve olmaya da devam edecek.

Kendiniz gerine gerine oturup dizi izlerken, bilgisayar ya da telefonun başından kalkmazken ondan odasında ders çalışmasını beklemeyin. Sonrasında “Anneee, dizinin sesini biraz daha açsana, buradan duyamıyorum.” diye bağırmasına şahit olursunuz.

VE KISACIK BİR ÖYKÜ:

Küçük kız, annesiyle yürürken gördüğü şey karşısında birden durdu. Yağmur damlacıklarıyla ıslanan gözlüğünü çıkararak baktığı şey, babasıyla birlikte bisiklette giden bir başka kız çocuğuydu. Bisikletteki kız, düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan pembeleşen yanaklarını, onun sırtına dayamıştı. Adamın ara sıra yana dönerek söylediği sözler, küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu.

Kaldırımdaki kız, bisikletin arkasından bakarken; annesi durumu fark edip:

-“Bu yağmurda bisikletle gittiklerine göre demek ki arabaları yok. Oysa baban, her gün on dakikasını ayırıp seni hem de Mersedesiyle okula bırakıyor.” dedikten sonra da alaycı bir tavırla gülümseyerek şu teklifi yaptı: “İstersen seni de bisikletle götürsün ha, ne dersin?”

Küçük kız, buğulanan gözlerini annesinden saklarken:

- “Çok isterdim.” diye karşılık verdi. “Belki de böylelikle, babama sarılırdım...”

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Çocuklar, fakirlerin servetidir. THOMAS FULLER.

•Çocuk donmamış beton gibidir. Üzerine ne düşerse izi kalır. HAİM JİNOTT

•Bir domuza ve bir çocuğa istedikleri her şeyi verirseniz sonuçta çok iyi bir domuzunuz ve çok kötü bir çocuğunuz olur. H. JACKSON BROWN

•Çocuklar, boyama kitabı değildir; onları en sevdiğin renge boyayamazsın. KHALED HOSSEİNİ

•Annem yalan söyledi… Dadım yalan söyledi… Öğretmenim yalan söyledi… Bana söylenenlerin tam tersi bir dünyada ne yapılabileceğini ben nereden bilebilirim ki? BERNARD SHAW

•Çocuklarınızı özgür bırakacak kadar çok sevin...