SAKAL-MAKAL ÖYKÜSÜ

O akşam sözünü ettiğim bu yazın ve sanat ustalarıyla bir arada olmak benim için büyük bir ayrıcalıktı. Onların sözüne, söyleşisine katılmak, onlardan yararlanmak ne büyük mutluluktu. Bu nedenle, o gecede yaşananların, anlatılanların en küçük ayrıntılarını bile gözden kaçırmak istemiyordum. Onlar Türk Yazın Tarihi’nde çoktan yerlerini almış, Köy Enstitülü Yazarların en güçlü temsilcileriydiler.

Her ne değin Mehmet Aydın Köy Enstitülüler Kuşağı’ndan değilse de, o da onlarla yan yana, onlarla iç içeydi.

Neler konuşulmadı ki o gece. Hepsini yazmak olası değil. Yalnız Mahmut Makal’la ilgili bir konuyu yazmadan edemeyeceğim.

Şu, “Sakal-Makal Öyküsü.

Daha önce bu konuyu duymuş, dergilerden okumuştum ama hazır Mahmut Makal yanımızdayken, bir de ondan, onun dilinden dinlemeliydik.

Mahmut Makal’la yan yanaydık zaten.

“Arkadaşlar.“ dedim masadakilere. “Mahmut Ağabeyle ilgili bir Sakal-Makal Öyküsü var. Birçoklarınız bu konuyu birilerinden duymuş, ya da benim gibi dergilerden okumuşsunuzdur. Ama yakınında olanların dışında bu konuyu bizzat kendi ağzından dinlememişsinizdir sanırım. Mahmut ağabeyden bu konuyu anlatmasını istesek, bir kez de bizlere anlatırlar mı acaba? Ne dersiniz?”

Özellikle genç yazar arkadaşlar:

“İsteriz,” diyorlar. “Kulağımıza çalındı ama tam olarak aslını bilmiyoruz. Anlatırsa zevkle dinleriz.”

O akşam kırmadı bizi Mahmut Ağabey.

“Hay hay!” dedi. “Anlatalım Gündoğar.”

Can kulağıyla dinlemeye koyulduk.

“Bizim Köy” adlı ilk kitabımın çıktığı 1950 yılı ocak ayı. Bu kitabımın yankısı büyük oldu. O yanını anlatmaya gerek yok. Aynı yıl Bedri Rahmi Paris’e gitmiş. O dönemde Arap ve Türk öğrencilerinin uğradığı bir kahve var: “Cafe Shop”. Bulvar Sen Mişel’e yakın. Bedri Rahmi buraya uğramış. Adı geçen yeri, o olaydan 15 yıl sonra Paris’e yolum düştüğünde ben de gördüm. Orada doktora tezi yapan Türk öğrenciler Bedri Rahmi’nin masasının çevresinde toplanmışlar.

Sormuşlar:

“Türkiye’de ne var, ne yok?

Bedri Rahmi de benim kitaptan söz ederek: “Bu günlerde “Bizim Köy” adlı bir kitap çıktı. Fırtınalar kopardı. Herkes onu konuşuyor,“ demiş.

Doktora öğrencilerden sakallı birisi, ne anlattığını sormuş bu kitabın.

O da:

“Köylerimizdeki sefalet, cehalet ve geri kalmışlıkla birlikte, irticanın da alıp yürümüş olduğunu; kısaca köylünün halini anlatıyor” demiş.

O sakallı genç yumruğunu masaya vurarak:

“Ne gezer benim ülkemde sefalet, cehalet ve irtica?.” demiş.

Bedri Rahmi akşam kaldığı yerde bir şiir yazar. Şiiri “Yeditepe” dergisine Hüsamettin Bozok’a gönderir. Şiir, 1950 yılının Eylül sayısında yayımlanır.

Uzun bir başlığı vardır şiirin. Aynen şöyledir:

SAKAL-MAKAL

Yahut

Aferin oğlum Ahmet

Bu yolda devam et

Herifçioğlu ‘Sen Mişel’ de koyuvermiş sakalı

Neylesin ‘Bizim Köy’ü, nitsin Mahmut Makal’ı

Esmeri, sarışını, kumralı, kuzguni karası

Cebinde dört dilberin telefon numarası

Bir elinde telefon, bir elinde kesesi

Uyyy! Yesun oni nenesi

Yesun oni nenesi

Bedri Rahmi’nin İstanbul Tünel’de resim atölyesi vardı. Yanına uğradığımda anlatmıştı bana. O sakallı genç, Turan Güneş’miş. Ama o dönemde, Avrupalarda öğrenim gören varsıl çocukları, ne bilir Anadolu köylüsünün halini, ahvalini.”

Bu Turan Güneş’in, 1970’li yıllarda Ecevit Hükümeti’nde Bakanlık yapan; 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda da Dışişleri Bakanı olan Turan Güneş olduğunu öğrenince, nereden nereye demekten kendimizi alamıyoruz doğrusu.

Mahmut Makal Ağabeye:

“Ne büyük mutluluk sizlerle birlikte olmak,” diyorum.” Bu birlikteliği sağlayan Sevgili Mustafa Kademoğlu’na da ne değin teşekkür etsek azdır.”

Ondan sonra da Mahmut Makal Ağabeyle iletişimimi hiç koparmadım. Zaman zaman telefonla hep aramışımdır kendisini. Salt onu mu? Değil elbet. Musa Uysal’ı, Recep Bulut’u, Mehmet Aydın’ı, Osman Bolulu’yu, Ali Dündar’da dahil yaşayan tüm şair yazar dostları…

19 Ekim 1999 Bartın Kitap Fuarındayız. Soldan: Mehmet Aydın, Ali Dündar, Mahmut Makal, Muzaffer Gündoğar, Osman Bolulu, Mustafa Kademoğlu.

(SÜRECEK)