Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aniden "yeni anayasa" çağrısı, Cumhur ittifakının küçük ortağı MHP'den kayıtsız şartsız destek gördü. Muhalefet partileri ise bunu, bir “gündem değiştirme, sistemin iflası ve yüzde 50+1 alamayacağını anlayan iktidarın, oranı aşağı çekme gayreti içinde oluşu” şeklinde yorumluyor.

Elbette hepsi bu kadar değil. Yaklaşık 20 yıldır iktidar demokrasiye ne kadar katkı sağladıysa, bundan sonrasında da ne yapacağını tahmin edebiliriz. Daha önce ‘Eyvah reform yapacaklar’ başlıklı yazımla bu durumu gündeme getirmiştim. Bir gün balığın kavağa çıktığını görürsek mevcut iktidarın da ülkeye demokrasi getireceğine tanık olabiliriz.

Anayasa Mahkemesi, "Anayasa askıda, anayasaya uymuyorsunuz" diye kaçıncı ihtarını yapıyor. Alt mahkeme üst mahkemeyi tanımıyor. Dünya liderimizin “Ben Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" dediğini sanırım anımsıyorsunuz. Uymadığınız ve saygı duymadığınız anayasayı yapsanız ne olacak? Diyelim ki yaptınız, ona uyacağının garantisi var mı? Saray’ın İstanbul Başsavcısı’nı füze hızıyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine ataması, yargının vesayet altında olduğunu kuşkuya yer bırakmayacak kadar açık gösteriyor. Anayasa’da nasıl bir reform yapacaklarının da ön işaretlerini veriyor.

Günümüzde yargıçların cübbeleri vardır, fakat iradeleri yoktur. İrade sadece Saraya, Şahsım Devleti’ne ve tek adama aittir.

Ülkede Avrupa İnsan Hakları (AİHM) Kararlarına uyulmuyor. Toplum kutuplaştırılarak sürekli kin ve nefret tohumları ekiliyor. Gerilim yaratılıyor. Anlatım ve yazın özgürlüğü terörist faaliyet olarak sunuluyor. Basının yüzde 95’i emir kulu. Kendi dışındakileri “zillet ittifakı” veya “terörist” olarak yorumluyan iktidarın hangi reformu yapacağı düşündürücüdür. Reformun ön koşulu barış ve toplumsal uzlaşmadır.

2010’da ve 2017’de anayasayı “mezardakiler bile oy kullansın” diyerek değiştirdiler. Yargıtay Onursal Başkanı Sayın Sami Selçuk’a göre “Bu anayasa yok hükmündedir” . Bu anayasayla rejimin altını-üstüne getirdiler . Yeni anayasa ile neyin üstünü-altına getirecekleri soru işaretidir.

Dünya liderimiz, Cumhuriyetin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten, Osmanlı Sultanı Abdülhamit’den daha geniş yetkilere sahip olduğuna göre, acaba nedir zaten uymadığı Anayasa’da gereksinim duyduğu? İtiraf edelim ki toplum 12 Eylül Anayasasını arar olmuştur.

Demokrasi güçlerinin büyük ayıbı ise birleşerek ve uzlaşarak ülkeye demokratik bir sivil anayasa yapamamış olmalarıdır.

Ben bir anayasa hukukçusu değilim, vatandaş olarak düşüncem, anayasayı değiştireceğim diye uğraşıp gündemi meşgul etmeye gerek yok. Anayasaya tek bir madde yazılmalı; Dünya Lideri neye gereksinim duyuyor, ya da aklından geçiriyorsa o anayasanın kesin ve amil hükmü olarak uygulanacaktır, aksi düşünülemez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez(!)