13 Ağustos 2015'in beklenen en çarpıcı haberi, "CHP ile koalisyon yok" oldu. Dolar fırladı, borsa inişte.
-Koalisyona ortak istiyormuş gibi gözüküp istemeyen AKP ile...
-Koalisyona girmek istiyormuş gibi gözüküp istemeyen CHP ile...
-Bana ne, siz ne yaparsanız yapın diyen MHP ile...
İşte size boşa geçen 2 aylık bir süre. Oysaki 7 Haziran seçim sonuçlarının vurgusu bir koalisyon, özellikle de muhalefetin kendi arasında bir koalisyon idi.
***
Ve bugün gözler çevrildi AKP-MHP koalisyonuna. Peki, olur mu? Zayıf ama bekleyip görmek gerekir.
Peki, bu koalisyon Türkiye sorunlarını çözebilir mi? Çok zor.
Oysaki bugünkü siyasal iklimde CHP'nin içinde yer aldığı bir koalisyon gerekli idi.
Çünkü:
Çatışmalarda, iç savaşın ayak sesleri duyulurken...
Kırsal çatışmalar kentlere doğru yayılırken...
Suriye sınırına güvenlik duvarı olarak, bir Türk Seddi yapılmak zorunda kalınırken...
Bir mutabakat hükümetine özellikle ihtiyaç var idi.
Yani siyasi kimliklere rağmen, öncelikle bu ülkenin geleceği söz konusu ise CHP'nin hükümette bulunması gerekli idi.
Ama olmadı, olamadı. Ve de siyasi literatüre "istikşafi" diye yeni bir terim düşürüldü.
***
Peki, ne imiş bu 'istikşafi' denilen terim?
TDK, "keşif ve tahkik etmeye çalışma" olarak tanımlamış. Meydan Larousse, "keşfetmek" diye tanımlamış.
Bu tanımları koalisyon görüşmelerinde günümüze uyarlarsak, "anlaşıyormuş gibi yapıp anlaşmamak, istiyormuş gibi görünüp istememek" diye tercüme edebiliriz. Daha özet olarak, halk diliyle ifade edersek, "elense yapmak"tır diyebiliriz. Herhalde bu son tanım, AKP'nin CHP ile koalisyon görüşmelerini daha görünür kılmıştır.
***
Bugün, Türkiye'de siyasi kimliklerin görüntüsü ise:
-Devletin kurucu iradesini ve kurucu değerlerini içinde taşıyan, ama seçimlerde yeteri destek alamayan bir CHP...
-Ne ile suçlanırsa suçlansın yine de büyük bir destek alan AKP...
-Nasıl bir siyasal tavır koyacağı belli olmayan MHP...
-Kürt siyasetinin temsilciliğinden Türkiye partisi olamayan HDP...
-Ve bu toplumda hiç karşılık bulamayan mikro siyasetler...
Yani topluma yeterli güven veremeyen siyasi bir tablo.
***
Ülkenin bugünkü görüntüsüne bakarsak:
-Üç tarafı denizle çevrili bir ülkede, dört tarafı düşmanla çevrili paranoyak bir durum...
-ABD'ye göbeğinden bağlı bir siyaset...
-Batıya göbeğinden bağlı bir ekonomi...
-İslamı hiç yaşamamış ve yaşamayan bir toplummuş gibi, yeniden İslamlaştırma süreci yaşatılan bir ülke...
- Ve görüntüsü ile de neredeyse bir Ortadoğu ülkesi olmuş Türkiye...
-Yani az da olsa 90 yılı demokratik olan, geleceği teokratik bir ülke... Ve de:
-Yıllarca ruh çağırır gibi kurucusunu çağıran, Anıtkabir'i ağlama duvarına çeviren...
-Kendi gücünü göremeyip kurtarıcı bekleyen bir toplum...
-Yani toplumsal böyle bir tablo...
***
Ve bugün:
7 Haziran seçim sonuçlarıyla toplumun söylemek istediği gözardı edilerek, gündeme sunulan bir erken seçim.
Peki, yeterli hiçbir gerekçesi olmayan bir erken seçim neyi çözecektir?
Doğuda silahların gölgesinde olacak bir erken seçim, bu ülkeyi daha da büyük bir tehlikenin içine itmiş olmayacak mıdır?
Yoksa erken seçim, muhalefete gözdağı vererek azınlık hükümetine razı mı etmektir?
Galiba görünen bu olsa gerek...
Ama yine de söylemek gerekir ki, ülkenin bugünkü görüntüsüne göre, bir milli mutabakat hükümetine özellikle ihtiyaç vardır.