Bugün 13 Mayıs 2020. Türkçe dil devriminin 743.yılı kutlu olsun.

13 Mayıs 1277 tarihinde Karamanoğlu Mehmet Bey şöyle buyurmuş.

BU GÜNDEN SONRA DİVANDA, DERGÂHTA, BARGÂHTA VE MECLİSTE VE MEYDANDA TÜRKÇE’DEN BAŞKA DİL KULLANILMAYACAKTIR.

KARAMANOĞLU MEHMET BEY, 13 MAYIS 1277

(Bargâh = izinle girilecek yer, otağ)

Mersin’de Aile Hekimliği yapan sevgili dostum Çorum’lu Dr. Halit Damar kardeşim WhatsApp’tan, Karamanoğlu Mehmet’in yukarıdaki tarihi Türkçe emrinin yazılı olduğu Karaman’daki meşhur heykelini göndermiş.

Mirasını Türk diline ve Türk tarihine bırakan Aziz Atatürk;

Türk dili dillerin en zenginlerindedir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” demiştir.

Bu vesileyle güzel Türkçe’mizin dilimize ve gönüllerimize yerleşmesi için büyük uğraşlar veren Aziz Atatürk’ü, şair ve yazar Ziya Gökalp’i ve dünyaca meşhur Türkçe aşığı Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu üstadımızı sevgi, saygı rahmet ve minnetle anıyorum.

*

Geçen Pazar günü 55 gün hapislikten sonra 65 yaş üstü (76) bir vatandaş bilinciyle maske takarak Göztepe’den sahile, oradan da Caddebostan’a yürüdüm. Büyükşehir Belediyesi’ne ait sahildeki üç tane genel tuvalet kapalıydı. Polislere sordum, “Bu nasıl bir anlayıştır Polis bey, on binlerce yaşlıyı meydanlara saldılar, ama tuvaletleri kapatmışlar? Polisler, “Valla biz de şaşırdık amca!” dediler. Oradan aceleyle Erenköy’deki Galip Paşa camisine yürüdüm ama cami de kapalıydı. Resmen çıldırdım. Koşa koşa eve yetiştim.

Maalesef, ülkemizde aklımın ve havsalamın almadığı böylesine bir cehalet yaşanıyor sevgili okurlar. Pazar akşamı 153 numaralı Beyaz Masa’yı arayarak şikâyetimi bildirdim. Salı günü de Büyükşehir Belediyesinde danışman olarak çalışan Osmancık’lı kardeşime durumu ilettim. Sanırım bir dahaki sefere açacaklar.

*

Bu lanet koronavirüs hayatımızı alt üst etti. Akşamları televizyonlarda Bilim Kurulu üyeleri kanal kanal dolaşarak felâket senaryoları üretmeye devam ediyorlar.

Allah’tan kitap, musiki ve spor merakım var. Günde 5-6 saat okuyarak, 1-2 saat ud çalarak, yaklaşık bir saat de spor yaparak ruhsal ve bedensel sağlığımı korumaya çalışıyorum.

Şimdi TRT Nağme’de, sazlar Tatyos Efendi’nin meşhur Uşşak peşrevini çalıyor. Ardından okunan, sözleri Ömer beye, bestesi Lem’i Atlı’ya ait Uşşak şarkı derdime tercüman oluyor.

Günler geçiyor gönlümün ezvâkı tükendi, (Ezvak=Zevkler)

Sustum da hazin ruhumun feryadı tükendi.

Bilmem ki gönül sen ne idin, sende ne vardı?

Ömrüm bitiyor aşkımın ilhamı tükendi…

Ben de bir dörtlüğümle Uşşak faslına takılayım.

Bu âlem gördüğündür aklınla yorumla / Bu hayat bildiğindir tutkuyla sarılma,

Bir hâkimi mutlak bildiğini okuyor / Zaman mekân hikâye, boşuna yorulma..

(Mehmet Özata- Çok eski yıllara ait bir akıl defterimden aldım, sanırım bana ait.)

BAADDİN FIKRALARI

1-Sayın kalp; “Her halta üzülmeyi bırak, senin görevin kan pompalamak… Saygılarımla. Beyin…

2-Şeytan diyor, “Sat evi, arabayı, deniz kenarında bir yerde yaşa kendince…”

Ama önce evle araba almak lazım tabii!

3-“Dayı!” dedim. On dakka kovaladı beni, sonra vazgeçti. Jeton geç düştü.

4-Eski kız arkadaşım beni kıskandırmak için yeni sevgilisiyle fotoğraf çektirip bana göndermiş. Ben de kızın babasına gönderdim. Biraz da o kıskansın.

5-Allah’ım 2020’yi tekrar yükler misin? Program virüslü çıktı.

6-Ulan korona, bizi evlere hapsettin, kendin dünyayı geziyon, ayıp oluyor ama!

7-Can Yücel’e sormuşlar, “ Neden hep baba sevgisiyle ilgili şiirler yazıyorsunuz?” Can Yücel, “Anne sevgisini anlatacak kadar şair olamadım.” demiş.

8-Bir erkek atasözü der ki” Derdin mi var, karınla paylaş. Sonra, hem derdinle hem karınla uğraş.”

9-Sen yeter ki çocukluk yap, gönlümde salıncağın hazır. 13 Mayıs 2020