2.
Dünya savaşı öncesi Hitler’in zulmü Almanya’yı Yahudilere zindana çevirmişti.
Yahudi bilim adamı Albert Einstein, o dönem Atatürk’e kırk bilim adamının adını
önermiş ve Atatürk çok başarılı bu bilim insanlarını Türkiye’ye davet etmiştir.
Bu
bilim insanları İstanbul ve Ankara DTCF (Dil Tarih, Coğrafya Fakültesi) görev
alarak diğer Türk bilim adamlarıyla birlikte ülkemizde modern bilimin ve
üniversitenin başlamasına öncülük etmişlerdir. Konuyla ilgili olarak
Einstain’in Atatürk’e yazdığı mektubun metni aşağıda olup, Başbakanlık
Cumhuriyet arşivinde bulunmaktadır.
Ekselansları,
Ben sadık
hizmetkârınız Albert Einstein,
OSE
Dünya Birliği'nin onursal başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesörle, doktoralı
uzmanın bilimsel ve tıbbi çalışmalarını Türkiye'de sürdürmelerine izin vermeniz
için başvuruda bulunmayı ekselanslarından istirham ediyorum. Sözü edilen
kişiler, Almanya'da halen yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra
edememektedirler. Çoğu geniş deneyim, bilgi ve bilimsel yeterlilik sahibi
bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece yararlı
olacaklarını kanıtlayabilirler.
Ekselanslarından
ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz
konusunda başvuruda bulunduğumuz deneyim sahibi uzman ve seçkin akademisyen
olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından
seçilmişlerdir. Bu bilim adamları, hükümetinizin talimatları doğrultusunda
kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden
çalışmayı arzu etmektedirler.
Bu
başvuruya destek vermek amacıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi durumunda
yalnızca yüksek düzeyde bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalınmayacağı,
bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği umudumu ifade etmek cüretini
buluyorum. Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan onur duyan
Prof. Albert EINSTEIN
1922’de
Nobel ödülü alan, Kütle-Enerji eşitliği (E=mxc’2) ve Rölative teorisiyle o güne
kadar bilinen dünyanın fizik kurallarını altüst eden ve dünyanın en zeki adamı
olarak kabul edilen Albert Einstain’ın Atatürk’e yazdığı bu mektup bir Türk
olarak beni çok onurlandırdı.
Mahur
faslından sonra sevgili koro şefimiz Tevhid Acar güzel sesiyle, sözleri İlham
Behlül Pektaş’a, bestesi Avni Anıl’a ait
çok sevdiğim Kürdilihicazkar şarkıyı okuyarak gönül tellerimizi titretti.
Sen
körfeze geldiğin zaman yıldızlar güler.
Susar deniz, susar rüzgar birer birer,
Uzak bir kayadan düşünce suya gölgeler,
Susar deniz, susar rüzgar birer birer…
Ben de sözleri Ahmet Rasim’e, bestesi Tatyos Efendiye ait Rast şarkıyı okudum.
Bir gönlüme bir hâl-i
perişanıma baktım,
Zalim seni yâd eyleye, ah eyleye çaktım.
Sen yoksun, o yok ben yalnız çıldıracaktım,
Zalim seni yâd eyleye, ah eyleye çaktım…