Değerli okuyucular AKP İktidarı ülkeyi adım adım Düyun-u Umumiye’nin eşiğine getirmiş bulunuyor. Düyun-u Umumiye nedir? Kısaca tanımlarsak.

Osmanlı ilk dış borçlanmaya 1854 Kırım Harbi sonrasında başvuruyor. Sonraları daha da çok borçlanıyor, borçlarını ödeyemez duruma düşüyor. II. Abdülhamit 1881 yılında "Genel Borçlar" anlamına gelen "Düyun-u Umumiye'yi" kuruyor. Yani Duyun-u Umumiye Osmanlının sömürge haline gelmesi demek.

Aşırı derecede dış borç yükümlülüğüne giren Osmanlı, borcu başka bir borçla kapama yoluna gidiyor. Faizin faizini ödeyemez duruma düşüyor. Onu da ödeyemeyince dış devletler Duyun-u Umumiye üzerinden devletin bütün gelirlerine ve vergilerine el koyuyor. Kısacası Osmanlı iflas ediyor.

Osmanlı’nın iflası, iktidarın ve pek çok şeriatçı örgütün İdöl olarak seçtiği şu anlı şanlı Ulu Hakan Abdülhamit Han dönemine denk geliyor. O Abdülhamit iki Türkiye büyüklüğünde toprak kaybettikten sonra, kendisine suikast düzenleyecek korkusuyla devletin donanmasını haliçte çürütüyor. Kıbrıs’ı İngiltere’ye kiraya veriyor. Yıldız Sarayında rom içerek ve polisiye romanlar okuyarak, zevki safasından, yani ‘itibarından” tasaruf’ etmeden bir yaşam sürüyor.

Evet, sanki tarih ‘tekerrür’ ediyor. Bugünkü iktidar da “itibardan tasarruf etmiyor” halka salgın döneminde 5 maskeyi verememişler, ne gam? Anneler çocuklarına mama götürmek için büyük marketlerde mama kutuları çalar duruma düşmüş, dikkat edin marketlerde mama kutularına alarm kiti konmuştur. Sübyanlarını aç bırakan bir iktidar, askıda ekmek, halka verilen iban numarası, son olarak da, acı reçete ile bu iktidarın halkına acı ızdırap ve gözyaşından gayri bir şey veremeyeceği ortaya çıkmıştır.

Saray mensupları ejder meyveli smoothie, starex meyvesi eşliğinde aloevera ve efuli gibi içeceklerinden ve itibarlarından taviz vermesinler. Yeryüzü saraylarına, uçan saraylar eklesinler, bir uçakla gidilecek yere 6 uçakla gitsinler. Anneler marketlerde çocuklarına mama çalıyormuş, kim duyar.

Lamı cimi yok, ülkenin bugün tekrar geldiği nokta, Abdülhamit dönemi koşulları, Yani Duyun-u Umumiye... Sarayın rant gelirlerine feda etmeyeceği birşey yoktur. Bugün Katar’a verilen imtiyazların arkasında sadece rant vardır. En güzide savunma sanayimiz tank palet fabrikasının Katar’a peşkeş çekilmesinin arkasında, sözde hibe denen uçan saray vardır. Son olarak da İstanbul Borsası’nın yüzde 10’unu Katar’a sattılar. Katar aşkı şaha kalktı.

Sayın Faik Öztrak’ın tesbitlerine göre; Dış borcun milli gelire oranı yüzde 60’ı buluyor. Borçlara ödenen faiz başka bir felaket. AKP iktidarı döneminde günlük faiz ödememiz 77 milyon dolar. Saate indirgersek bir satte; 3 milyon 200 bin dolar faiz ödüyoruz. Yaratılan tablo budur, ister yiyin ister yanında yatın.

Geçtiğimiz yıl iktidar Borçlanma Genel Müdürlüğü kurmuştu. Bu bir yerde Duyun-u Umumiye’ye ön hazırlıktı. Bu yıl bir adım daha yaklaşmış bulunuyoruz, bu iktidar devam ederse hiç kuşkunuz olmasın çok yakın zamanda Duyun-u Umumiye ilan edilir ve vergilerimizi Katarlılar mı toplar? İngilizler mi? Onu da maliyeciler yanıtlasın.