Türkiye Futbol Federasyonu’nun, yaşanan tatsız bir olay sonunda Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in görevine son vermesi, beklenen bir gelişmeydi.

Bu olaydan sonra skor basınında Fatih Terim’e saldırmak moda oldu. Önüne gelen, Fatih Terim’in çalışırken aldığı parayı ve alacağı tazminatı haram ediyor.

Fatih Terim Futbol Federasyonu Başkan’ının başına tabanca dayayarak bu anlaşmayı imzalatmadı. Fatih Terim Türkiye Futbol Direktörlüğüne hak ederek geldi.

Fatih Terim, 1996-2000 yılları arasında Galatasaray’ı üst üste dört yıl şampiyon yaptı.

2000 yılında Galatasaray’ı hiç yenilmeden UEFA kupası şampiyonu yaptı ve aynı Galatasaray daha sonra Real Madrid’i yenerek Avrupa Süper Kupasını kazandı.

Bu başarılarla Türkiye’yi gururlandıran, Galatasaray’ın ve Türkiye’nin adını bütün dünyaya duyuran Fatih Terim şimdi tu kaka oldu. Skor medyası ve bazı fanatikler neredeyse Fatih Terim’i darağacında sallandıracaklar.

Yazımın başlığını dikkatle okursanız bu üzüntüme hak verirsiniz.

Spor kamuoyunda Fatih Terim’e karşı yapılan haksız ve yakışıksız yorumlarla içlerindeki Fatih Terim ve Galatasaray nefretini kusan insanları üzüntüyle izliyorum.

Futbol, bütün dünyanın ilgisini çeken ve sürekli yükselen bir ivmeyle yatırım yapılan dünyanın en popüler spor dalıdır.

Gazetelerde okuyorsunuz, bazı futbolcular 150-200 milyon Avrolarla transfer ediliyor.

Fatih Terim’in çalıştırdığı bazı futbolcuların yaklaşık piyasa değeri 15-20 milyon Avro civarında. Yıllardır Türkiye’de çalışan yabancı teknik direktörlere bir yığın paralar ve tazminatlar ödendi. Fatih Terim’in aldığı parayı da bu açıdan değerlendirmek gerekir.

Futbol çok zor bir spordur. Dikkat edin, şimdi meşhur olan futbolcular sahalarda

gladyatörler gibi mücadele ederek hayatlarını kazanıyorlar.

Talihsiz bir sakatlık futbol hayatlarının sona ermesine sebep olabiliyor.

Dünyadaki milyonlarca insan futbol sahalarında yapılan bu amansız mücadeleyi statlarda ve televizyonlarda para ödeyerek zevkle izliyor.

seyir zevki yüksek bu futbolu çalıştıranlar, oynayanlar, oynatanlar ve kulüpler de hak ettikleri parayı alacaklar.

Ben, 1959-1963 yılları arasında Çorum Amatör kümede Osmancık Gençlik Sporda dört sene futbol oynadım. Daha sonra öğretmenliğim sırasında Serik Lisesi, Serik Spor, Çağlayan Lisesi ve Batman Yeşiltepe Spor’u çalıştırdım.

Futbolcularla anlaşmak, onları eğitmek ve disipline etmek çok zordur.

Fatih Terim, Galatasaray ve Milli Takım Teknik Direktörlüğü sırasında binlerce futbolcu çalıştırdı, yetişmesine katkıda bulundu ve pek çoğunu da dünya yıldızı yaptı.

Bunların başında, Galatasaray’da yetişen, şimdi Barcelona’da oynayan Arda Turan

meşhur Fenerbahçeli kaleci Rüştü Reçber gelir.

Hayatın garip bir tecellisi olarak, Fatih Terim’in yetişmelerine katkıda bulunduğu bu iki yıldız futbolcu, bugün Fatih Terim’e düşmanlık yaparak Fatih hocanın kuyusunu kazdılar. Arda Turan, Bilal Meşe adlı gazeteci kardeşimize saldırdı. Fatih hoca, olayı görmemezlikten geldi diyerek suçlandı.

Rüştü Reçber de, Hürriyet gazetesindeki bir yazısında Fatih Terim’in istifa etmesini isteyerek Fatih Terim’e karşı minnet borcunu çok garip bir şekilde ödedi!

Fatih Hoca’nın istifasının ardından Arda Turan’ın basında yayınladığı şu dörtlük çok acımasız, çok ibret verici, yakışıksız ve nankörce bir davranıştı.

Can yakıp da kalp kırma, / Senin de gül benzin solacak bir gün,

Her canlının kalbi Allah’a bağlı / Herkes ettiğini bulacak bir gün…(Neşet Ertaş)

Bu davranışı nedeniyle geldiği yeri hazmedemeyen ve çaptan düşmeye başlayan Arda Turan’ı kınıyorum. Umarım, Mevlana’nın şu dörtlüğünden payına düşeni alır:

Yüzde ısrar etme, doksan da olur, / İnsan dediğinde noksan da olur,

Sakın büyüklenme elde neler var, / Bir ben varım deme, yoksan da olur…

Galatasaraylılar olarak, Galatasaray’ımızı dünya markası yapan “İmparator” lakaplı sevgili hocamız Fatih Terim’i çok seviyor ve bağrımıza basıyoruz.