Günaydın, bugün sizlere Adnan Mungan Dostlar Musiki Topluluğundan tanıdığım çok renkli ve karizmatik makine mühendisi bir arkadaşımı tanıtacağım.

Osmancık Haber gazetesinde 22, Çorum Haber gazetesinde 20 yıldır haftalık yazılar yazıyorum. Bu yazılarımı dünyanın dört bir yanında yaklaşık 160 arkadaşıma ve öğrencilerime internetten gönderiyorum.

İnternet okuru bu dostlardan bazıları geri dönüş yaparak yazılarım hakkında görüş bildirirler, bu da beni çok memnun eder. İşte Abdullah Parlar üstadım da sık sık geri dönüş yaparak düşüncelerini ve görüşlerini benimle paylaşanlardan güzel bir insan.

Burada sözü Abdullah Parlar üstadıma bırakıyorum;

Efendim ben Abdullah Parlar, 1944 yılının aralık ayında o zaman Konya’nın, şimdi Karaman’ın Ayrancı Nahiyesine bağlı Ağızboğaz köyünde doğmuşum.

Babam Ağızboğaz köyünde çobanlık yaparken okuma yazma bildiği için Devlet Demir Yolları’na amele olarak işe girmiş. O zamanlar Demiryolları çalışanlarını sık sık kursa gönderirdi. Babamın zaman zaman Afyon’a veya Eskişehir’e kursa gittiğini hatırlıyorum. Tabii Demiryollarının bizim ailemizin eğitim almasında çok önemli bir rolü olmuştur.

Ayrancı o zamanlar nahiye merkezi idi.

Bu kasabanın kurucuları1900’lerde Kırım’dan gelen muhacirlermiş.

Sene 1950, ilkokul çağım geldi. Bir gün amcalarım, babamın yanında benim için “bu çocuk okumaz, en iyisi onu Garabet ustanın yanına demirci çırağı olarak verelim” dediler.

Babam bana çok güvendiği için kabul etmeyerek beni ilkokula yazdırdı.

At arabası tamiri yapan Garabet usta tehcirden kurtulunca Ayrancı ileri gelenlerini bir kahvede toplamış, onlara, “Ey Ayrancı’lılar, biliyorsunuz ben burada tek Hristiyan aileyim. Çocuklarım büyüyor. Şimdi ben Müslüman olsam, benim Hristiyan geçmişim kolay unutulmaz. Siz benim oğluma kız vermezsiniz, kızımı da oğlunuza almazsınız.

İzin verirseniz ben buradan göç etmek istiyorum” demiş ve ayrılmışlar.

1955 yılında İlkokul bitince mevcut ilkokulun üst katında açılan ortaokula gittim.

Ortaokulda bir Beden Eğitimi öğretmeni ve bir de onun eşi Almanca öğretmeni vardı. Sonradan çok sevdiğimiz Mecitözü’lü Gülten hanım adlı bir öğretmen daha gelmişti.

O zamanlar Devlet Demiryolları çalışanların çocuklarını yatılı olarak okutuyordu.

Ben de lise çağına gelince babam beni demiryollarına yazdırdı. Uzun süre bekledik, bir türlü haber gelmez. Babam “haydi ben Adana’ya gidiyorum, sen de gel, senin okul durumunu da öğreniriz “dedi.

Bindik bizim oradan geçen Kurtalan Postasına, vardık Adana’ya.

Orada öğrendik ki, Demiryolları beni İstanbul Haydarpaşa Lisesine göndermeye karar vermiş. Çok mutlu oldum tabii. Demiryolları yatılı okul için bir de malzeme listesi vermiş. Listede yazılı nevresimin ne olduğunu anlayamamıştık, komşulara sorarak öğrendik.

Eylül başlarında babamla beraber Kurtalan Postasına bindik. Çok kalabalık olduğu için Adana’ya kadar ayakta gittik. Adana’da Toros Ekspresine bindik ve İstanbul’a geldik. Haydarpaşa lisesi çok hoşuma gitmişti.3 sene severek okudum ve başarıyla mezun oldum. Üniversite sınavlarında İTÜ Makine Fakültesini kazandım.

Yüksek Mühendis olarak mezun olduktan sonra, MKE Kırıkkale Top Fab. Ankara Türk Traktör Fabrikası,Konya Tümosan Traktör ve Motor Fabrikasında çalıştım. Çerkezköy Hema Endüstri Tesislerinde Genel Müdürlük yaptıktan sonra tam emekli oluyordum ki, AKDER Akışkan Gücü Derneği’nde çalışmaya başladım. Halen de devam ediyorum.

Kırıkkale’de çalışırken Denizli’den bir hanımla evlendim. 40 yıl beraber olduk. Maalesef eşimi 2010 yılında kaybettim. Hayat yalnız yaşanamıyor. İki yıl sonra Bursa’dan bir hanımla ikinci evliliğimi yaptım. İlk eşimden bir kızım var. Eşiyle birlikte Lüksemburg’da uluslararası bir şirkette çalışıyorlar.

Dört kız üç erkek kardeşlerimden hepsi en az lise tahsili yaptı. Kızlardan birisi ilkokul öğretmeni, birisi Lise Edebiyat Öğretmeni oldu. En küçük kız kardeşimiz o sıralarda babamız ve annemizin rahatsızlıkları dolayısıyla liseden sonra devam etmedi.

Hepimizin adına annemize ve babamıza o baktı, hakkını ödeyemeyiz.

Evlenmedi de. Şu anda Ayrancı’da baba evini temsilen oturuyor. Her gün veya gün aşırı kendisi ile görüntülü veya görüntüsüz görüşürüz.

İkinci erkek kardeşim Veli demiryolları yatılısı olarak Kayseri Endüstri Meslek Lisesini bitirdi. Yurda dönünce Denizli’de tekstil işine girdi ve emekli oldu, Denizli’de yaşıyor. Üçüncü erkek kardeşim Salih, Denizcilik Yüksek Okulunu bitirdi, Gemi Makineleri İşletme Mühendisi oldu, emekli olduktan sonra Mersin’e yerleşti. Şu anda ciddi bir şekilde Pekan cevizi yetiştiriyor. Dördüncü erkek kardeşim Ramazan da Ziraat Mühendisi oldu.

70 yaşından sonra sevdiğim ama pek ilgilenmeye fırsat bulamadığım Türk Sanat Müziğine merak sardım. Şu anda eşim Gülşen hanımla beraber Adnan Mungan Dostlar Musiki Topluluğunda çalışmaya başladık. Burada Mehmet Özata hocamla tanıştık.

Akraba gibi olduk. Bana hikâyeni yaz dedi. Ben de kısaca bunları yazdım.

21 Nisan 2020