Gün 29 Ekim 2019; Ermeni Soykırımı iddiasını tanıyan yasa, ABD Parlamentosu'nun alt kanadı olan Temsilciler Meclisi'nde, 11'e karşı 405 oyla kabul edildi. Hem de ezici bir çoğunlukla...

Gün 12 Aralık 2019; ABD Parlamentosu'nun üst kanadı olan Senato'da, Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen Ermeni Soykırımı tasarısı onaylandı. Hem de oybirliği ile...

Şimdi sıra Trump'ta...

Şimdi Trump'un eline bakılacak; imzalar mı, imzalamaz mı diye...

Her 24 Nisan'da:

-Obama'nın ağzından çıkacak sözlere bakıldığı gibi...

-Clinton'un ağzından çıkacak sözlere bakıldığı gibi...

-Buch'un ağzından çıkacak sözlere bakıldığı gibi...

Yani tüm ABD başkanlarının ağzına bakıldığı gibi...

Öyle ki artık Ermeni soykırım iddiası ve alınan kararlar, Türk siyaseti üzerinde Demokles'in kılıcı olmuştur. Türk siyasetini teslim almaya yönelik bir tehdit unsuru olmuştur.

Ve de "Ermeni, Asurî, Keldani, Süryani, Pontus soykırımı" olarak da genişletilmiştir.

İsveç ve Çek Cumhuriyeti'nin kararlarında olduğu gibi...

***

Elbette bu kararlar, Batı'nın sade bir bakışı değil bir zihniyet yapısı idi.

Ve Birinci Dünya Savaşı'nda yaşanmış bir acı, işte bu zihniyetle iki ülke arasına bir fitne tohumu olarak ekilmişti.

Nitekim Papa'nın 12 Nisan 2015 günü Vatikan'da düzenlediği ayinde, "20'nci yüzyılın ilk soykırımının Ermenilere yapıldığı" şeklinde kullandığı dil, adeta bir haçlı zihniyetinin ve de Batı siyasetinin göstergesi olmuştu.

Ve bundan 3 gün sonra Avrupa Parlamentosu'nun 15 Nisan 2015 günlü kararında, 1915'te yaşanmış tehcir "soykırım" olarak kabul edilmişti.

Ve de "1,5 milyon masum Ermeni'nin hayatını kaybettiği" ifadesi kullanılmış, "Türkiye, geçmişiyle yüzleşmeye ve Ermeni Soykırımı'nı tanımaya çağrılmıştı.

Hem de ezici bir çoğunluk kararıyla...

***

Artık bu sorun, Türkiye'nin birincil milli sorunu olmuştur.

-Bu ülkenin tüm yöneticilerinin karşılaştığı ve de karşılaşacağı bir sorun olduğu gibi, iç politik malzeme yapılacak bir sorun da değildir.

-Çünkü soykırım iddiasıyla, Cumhuriyet ve Cumhuriyet öncesi suçlanmaktadır.

Ve bu tip kararlar yeni de değildir.

Özellikle Avrupa Birliği'ne girmenin önkoşullarından biri olarak da ifade edilmiştir.

Nitekim Avrupa Parlamentosu'nun 18 Nisan 1987 tarihli kararında:

"Avrupa parlamentosu; 1915-1917 yıllarındaki Ermeni olaylarını, Birleşmiş

Milletlerin 9 Aralık 1948 tarihli kararındaki 'soykırım' tanımına uygun bulur ve ilan eder, Türk hükümetinin de bunu kabul etmesini ister" diyerek "Türkiye'nin bu olguyu reddetmesinin AB üyeliğinin kesin engeli olduğunu açıklar" denilmiştir.

***

Elbette bu iddialar karşısında, Türkiye siyaseti başarısız olmuştur.

Öyle ki, iki ülke arasında çözülecek bir sorun, küresel güçlerin iradesine terkedilmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin Batı Bloku'na, adeta teslim olan politikasıyla, Batı'dan gelen tehditlere teslimiyetçi bir tavır alınmıştır.

"Siz kendi tarihinize bakın, yaptığınız katliamlara bakın" diyerek savuşturulmak istenmiştir.

"Tanımıyoruz, yok hükmündedir" denilerek geçiştirilmek istenmiştir.

Her yıl zamana bırakılarak unutturulmak istenmiştir.

Sonuçta, Ermeni soykırım iddiaları karşısında hep zayıf kalınmıştır.

***

Tarihi soykırımlarla dolu olan ABD'nin, parlamentosundan ezici bir çoğunlukla çıkan bu karar, genelde Türkiye siyasetine bir tehdittir.

-Bir ayağını artık Asya'ya atmış olan Türkiye'ye bir tehdittir.

-Rusya ile kurulan ilişkilere bir tehdittir.

-Bölgesinde etkin eleman olmaya bir tehdittir.

Ve de bugün 50 eyaletinin 41'inde zaten kabul edilmiş olan, 27 yerde "soykırım anıtı" bulunan, her yıl 24 Nisan'da "soykırımı anma törenleri" yapılan ABD'nin, bugüne kadar ertelediği soykırım iddiasını parlamentosunda kabul etmiş olması Türkiye Cumhuriyeti'ne bir tehdittir.

Bu tehdidin karşılığı, siyasal bir birlik içinde gerekli cevabın verilmesidir.

Ve de iki ülke arasında çözülmesi gereken bu sorunun küresel güçlerin elinden alınmasıdır.