Yazılı basında günlerce sürdü, yine sürmekte…

3 Kasım seçim gününden başlayarak TV kanallarında, tam 4 gün ABD Başkanlık seçiminin sonucu tartışıldı, yine tartışılmakta.

Ve de günlerce siyaset bu seçimleri konuştu yine konuşmakta…

Sanki Amerika Birleşik Devletleri (ABD) seçimi değil de Dünya Birleşik Devletleri’nin seçimi… Ve de sanki ABD Başkanı değil de Dünya Başkanı seçimi…

Ve seçim, sanki Amerika Birleşik Devletleri seçimi değil de Türkiye Birleşik Devletleri seçimi… Ve de sanki ABD Başkanı değil de Türkiye Başkanı seçimi…

Ama görüldü ki, ülkemizde:

-Bilemediğimiz kadar çok Amerikan uzmanı varmış…

-Bilemediğimiz kadar çok Amerikan sevdalısı varmış…

-Ve de bilemediğimiz kadar da çok Amerikan seçim uzmanı varmış…

Öyle ki, kimi Donald Trump’ı göklere çıkarır oldu, kimi Joe Biden’ı. Sonuçta Trump kaybetti, Biden ABD’nin 46’nıcı Başkanı oldu.

Ama aslında emperyalizmin, küresel güçlerin yeni bir yüzü oldu bu oluşum…

* * *

Peki, bu yeni yüzle ne değişecek ne değiştirilecek?

Sorularla devam edelim…

-“Kudüs, İsrail’in Başkenti değildir” mi denilecek?

-Filistin Devleti’nin kuruluşuna evet mi denilecek?

-BM’nin İsrail için aldığı kararlar, bundan sonra veto mu edilmeyecek?

-Ortadoğu’daki terör örgütlerine silah mı verilmeyecek?

-Özellikle Türkiye için Gülen iade mi edilecek?

-KKTC tanınır mı olacak?

-Ermenistan’a “haddini bil” mi denilecek?

-Nükleer silahlar mı imha edilecek?

-Ortadoğu’ya barış mı getirilecek?

-Suriye politikası, Irak politikası mı değişecek?

-Libya’ya, Yemen’e, Afganistan’a, özellikle de İran’a bakış mı değişecek?

Ve de Türkiye’ye…

* * *

Ya da…

-Kapitalizm mi sorgulanacak?

-Emperyalizm mi sorgulanacak?

-Yaptırım tehditlerinden mi vazgeçilecek?

-Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla piyasaya sürülen “Yeni Dünya Düzeni”nden mi vazgeçilecek?

-Ortadoğu’da yükselmeye başlayan milli uyanışları bastırmak ve bölgeyi parçalamak için icat edilen, ancak bugünlerde fazla dillendirilmeyen, kısa adı (BOP) olan Büyük Ortadoğu Projesi’nden mi vazgeçilecek?

Evet, ne değişecek?

Oysa bilinir ki, hiçbir başkan Amerikan politikalarını değiştiremez.

Hiçbir başkan Amerikan silah tüccarlarına, Amerikan petrol şirketlerine, Amerikan ilaç şirketlerine, yani tröstlere, kartellere rağmen Amerikan siyasetini değiştiremez.

Sonuçta onlar, küresel bir şirketin başına atanmış bir genel müdür gibidir.

* * *

Ama ABD’deki seçimlere gösterilen bu olağanüstü ilgi, neden diye sorulursa…

Umuttur ya!

Zenginler ile yoksullar arasındaki uçurumun daha da derinleştiği bir dünyada…

Ve de üzerine “pandemi” sonuçlarının da eklendiği ve ekleneceği yorulmuş bir dünyada…

Kendi kimliğini yitirir ya da yitirmiş olan, özgüvenini kaybeder ya da kaybetmiş olan ülkelerin bir umut arayışıdır bu!

Ve sandıktan Trump’ın desteklediği politikalara, az da olsa karşı değişim isteğinin çıkmış olması nedeniyle yeni başkandan bir umut arayışıdır bu!

Ve de diğer ülkelerde olduğu gibi, kurucu değerleri büyük ölçüde tahribat yaşamış Türkiye’de, hem iktidar hem de muhalefetteki yorgun siyasetlerin de umut arayışıdır bu!

Ama bu arayış ve bu görüntü, Türk toplumunu özellikle inciten bir durumdur.

Ve de büyük bir tarihi geçmişi olan Türkiye’nin siyasetine yakışmaz bir görüntüdür.

Çünkü Türkiye, bir Amerikan eyaleti değildir.

Çünkü emperyalizmin yeni yüzü aldatıcı olmamalıdır.