27 MAYISA GİDEN YOLUN TAŞLARI DÖŞENİYOR

27 Mayıs öncesi yapılan sivil eylemler, orduyu göreve çağırmak için değil, Menderes liderliğindeki iktidara karşı söyleyecek sözü olanların eylemiydi. Genelde öğrenci odaklı eylemler, devinimin çekirdeğini oluşturuyordu. O günün iktidarına ve daha önce saydığımız olumsuzluklara hayır deniyordu. DP iktidarına hayır diyen itiraz eden güçlerin eylemi Cumhuriyet tarihine ilk sivil itaatsizlik eylemi olarak kayıtlara geçmiştir.

Örneğin Ankara’da 555K parolasıyla simgelenen buluşmalar gerçekleşiyordu. Açınımı ise, 5. ayın 5. günü saat 5’te Kızılay’da buluşuyoruz. 27 Mayıs öncesi orduyu göreve çağırmak için değil. DP iktidarına karşı itirazlarını dillendirmek için yapılan sivil eylemlerdi.

Sayın Prof. Dr. Emre Kongar’ın deyimi ile “Türk Devrimi’nin hedeflediği, “Emperyalizmin Boyunduruğundan Kurtulmuş, Çağdaş, Bağımsız Endüstri Toplumu”na yönelik reformlarla (Atatürk Devrimleriyle) altları oyulan “Toprak Ağaları ve Din İstismarcıları”:

Toplum ve siyasal rejim henüz bu dönüşümü tamamlayamadan “Demokrasi adına” iktidara gelmiş ve ne yazık ki, iktidarlarını, kendilerini buraya taşıyan Demokratik rejimi tahrip etmek için kullanmışlardır”

DP iktidarı 27 Mayıs’tan önce Türkiye’yi NATO’ya sokmuş, ülkenin masum evlatlarının, bizimle hiç ilgisi olmayan Kore savaşında kırılmasına sebep olmuştur.

Asıl Cumhuriyet tarihinin ilk sivil sivil darbesini DP 28 Nisan 1960’da Tahkikat Encümeni yoluyla yapmıştır. Aynı gün darbeye karşı eylem yapan İstanbul Üniversitesi öğrencisi ve öğrenci lideri Turan Emeksiz İstanbul’da öldürülmüştür. 27 Mayıs’a giden yolun taşları döşenmektedir.

DP’nin bu darbesi ile CHP kapatılmak ve 1961 seçimleri iptal edilmek isteniyor, muhalefet tamamıyla susturuluyordu. Sivil veya askeri darbelerin mantığı aynıdır.

Tüm bu nedenlerle, 27 Mayıs gerçekleşince, üniversite gençliğinin büyük bölümü ve halk tarafından desteklendi.

27 Mayıs emir komuta zinciri içinde gerçekleşen bir müdahale değildir. Dönemin Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da içinde olduğu toplamda 592 kişi Yassı Ada’da yargılanmıştır. Generallerin tamamına yakını, albay ve yarbayların yaklaşık yarısı emekli edilmiştir.

ADNAN MENDERES NELERLE SUÇLANIYORDU?

* Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek,
* Muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak,
* Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak,
* Halkı Demokrat İzmir Gazetesi’nin matbaa ve makinalarını tahrip etmeye teşvik etmek
* 6-7 Eylül Olaylarını önceden bildiği halde tedbir almamak.
* Üniversite basmak ve halka ateş ettirmek.
* Tahkikat Komisyonu kurup olağanüstü yetkilerle donatmak,
* CHP'nin mallarına "haksız" yere el koydurmak,

* Kırşehir'i haksız olarak ilçe yapmak,
* Yargı bağımsızlığını ihlal etmek,

Tüm bunların sonucu idam mı olmalıydı diye düşünüyorsak, kesinlikle hayır, çünkü idam bir cinayettir, insanlık suçudur. Uygar devletin işi olamaz. Gelecek yazımızda daha geniş değineceğiz. Ancak Adnan Menderes idama karşı değildi. Döneminde (1951-1960) 43 kişinin idam kararına imza atmış ve hepsinin de infazını gerçekleştirmiştir.

Devam edecek